Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...

25/05/2012

Kişiye Özel Tedavi: Homeopati




Sadece iki gün öncesine kadar Homeopati’nin ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Oysa nerdeyse 250 yıllık geçmişi olan bir alan! Dünyanın farklı noktalarında yaygın olarak uygulandığını ve Türkiye’de de 23 yıllık bir tıp hekiminin bu alternatif tedavi yöntemini tercih ederek hastalarını iyileştirdiğini duyduğum andan itibaren öğrendiklerimi sizinle paylaşmak istedim. Peki nedir bu Homeopati?

Özünde doğal, bütüncül ve yan etkisiz bir tedavi yöntemi olan Homeopati, 1755-1843 yılları arasında yaşayan Alman doktor Samuel  Hahnemann tarafından geliştirildi. Bu tedavi yöntemi, her insanın kendine özgü bir vücudu ve sağlık durumu olduğu noktasından hareket ederek ve hastanın sözel hikayesine başvurularak uygulanan, ve bu süreçte tamamı ile doğal yöntemler kullanan,  fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duygusal iyileşmede etkili bir yaklaşım.

Homeopati, klasik tıp anlayışından çok farklı bir yöntem. Bu noktada belirtmek gerek ki, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika, Asya, ve Afrika’da yaygın bir şekilde uygulanan ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da tanınan bu  tedavi yönteminin etkisiz olduğunu düşünen doktorlar da var. Ancak Fransa, İtalya, Hindistan, ve Brezilya’da tıp fakültelerinde okutulan Homeopati’nin İngiltere'de birlikleri ve hastaneleri bile var.

Bu tedavi yöntemi alanında eğitim görmüş kişilere “homeopat” deniyor. Bir homeopat ile görüşme seansı en az iki saat sürüyor. Bu süre boyunca homeopatlar hastaların sadece bedenleri ile değil, insan bedeni ile bir bütün olduşturduğunu düşündükleri duygusal ve ruhsal dünyaları ile de ilgileniyor. Yani sadece fiziksel sorunlar değil bunların duygusal alanda yansımaları da araştırılıyor. Mesela hastanın kişilik ve fiziksel  özelliklerinin yanında, vücut fonksiyonlarının düzeni, çevresel etkiler, ailede hastalığın seyri, ve aile ve sosyal ilişkileri gibi konular da masaya yatırılıyor.

Klasik tıpta verilen ilaçların genelde hastalığa karşı değil semptomlara karşı verilmesini doğru bulmayan homeopatlar, bir hastanın daha önce nasıl hastalandığına göre tedavi uyguluyor. Bu alanda esas alınan temel her insanın farklı tecrübeler yaşadığı ve vücudunun buna göre diğer insanlarla aynı şekilde kategorize olamayacak kadar farklı sorunlar yaşayabileceğidir. Örneğin klasik tıp, midesinde ülser olan herkese aynı tedaviyi uygular. Oysa kimi insanların kızdığı zaman midesi ağrır, diğerleri üzüldüğü zaman. Kimisinin midesi gece yarısı ağrır, kimisinin açlıktan...

Klasik tıp görünen belirtileri ortadan kaldırmaya çalışır, gerektiğinde öksürüğü keser, ateşi düşürür, ağrıyı dindirir. Bugüne kadar uygulanan tıpta herkese özel olmayan ve genelde semptomların bastırılmasını sağlayan bir tedavi yöntemi geliştirilir. Ancak semptomları ortadan kaldırmakla hastalığın tamamen yok olmayacağı için semptomları bastırmak, hastalığın insanda daha derin yerlere ve daha büyük sistemlere çekilmesine neden olur. Oysa kişinin tüm özelliklerini içerisinde barındıran DNA sarmalı kendine özgüdür.

Homeopati belirtileri olduğu gibi ele alır, vücudun savunma sistemine dair işaretler olarak görür, bastırmaya çalışmaz ve hastalığın başka bir düzlemde olduğunu savunur. Homeopati’de hastalıklar sadece fiziksel boyut yerine, fiziksel, ruhsal, zihinsel ve duygusal boyutları olan bir bütün olarak ele alınıyor. Bu yaklaşım özellikle kronik hastalıklarda etkili. Sık sık hasta olan, ya da depresyon veya astım gibi süregelen hastalıklarla baş etmeye çalışan bireyler homeopatiden kolayca yararlanabiliyor.

Kişiye özel geliştirilen tedavi sonrasında verilen homeopatik karışımların özünde bitkiler, mineraller, ve diğer organik ürünler bulunyor. Hastanın kendi gücü ile çalışan ve bu nedenden dolayı yan etkisi olmayan bu karışımlar, maddelerin enerji verici özelliklerinden faydalanarak vücuttaki uyum ve dengeyi tekrar sağlayarak, savunma ve iyileşme sistemlerini güçlendiriyor. Yani kişinin yaşama gücünü harekete geçiriyor. Doğru ilacı alan hasta genelde daha güçlü ve enerjik hissediyor çünkü bağışıklık sistemi fonksiyonları daha iyi çalışıyor.

Aslında biraz düşünürseniz o kadar da sıradışı bir fikir olmadığını göreceksiniz. İnsanın duygusal açından yorgun ve moralsiz hissettiği zamanlarda daha sık hastalanması bir tesadüf olmadığı gibi, insanlara yaşam enerjisi sunan bir tedavi yönteminin başarılı olması da tesadüf değil. Belirtileri bastırmak yerine tedavi eden bu kişiye özel yönteme kapılarımızı açmanın yararlı olabileceğini düşünüyorum.


Çise Ünlüer (27 Mayıs 2012)
ciseunluer@gmail.com

1 comment:

  1. http://yalansavar.org/2012/06/12/tavsanin-suyunun-suyu-1-homeopati-nedir/

    ReplyDelete