Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...

30/12/2013

10 Adımda Hayatınızı Güzelleştirin



Kendi halinde bile yeterince karmaşık olan hayatlarımızı biraz daha basitleştirmek, her gün yüzleşmek durumunda kaldığımız zor durumları kolaylaştırmak istemez misiniz? Peki bunları yaparken daha yeşil bir dünyanın tohumlarını atmak nasıl olur? Hem de hiçbir ekstra masrafı olmadan! Masraf yapmayı bırakın, harcamalarınızı azaltmakla kalmayıp sağlığınızı koruyacak, çevrenizle olan iletişiminizi ilerletecek, mutluluğunuza mutluluk ekleyecek değişikliklerden bahsediyorum...

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

13/12/2013

Sosyal Medya İle Dünyayı Kurtarın



Nerdeyse dünyadaki varlığımızın iyi bir kanıtı haline gelmiş olan sosyal medya kullanımı, artık sadece gençler arasında değil, yetişkinler tarafından da tercih gören bir haberleşme kaynağı olarak günlük hayatlarımızda yerini almış durumda. Teknoloji geliştikçe herkesin elinde bir akıllı telefon, hatta bununla sınırlı kalmayıp en yeni programlarla donanmış laptoplar ve tabletler  görmek normal. Bu noktada kendimize sormamız gereken bir soru: Çoğumuz için artık bir aktivite değil, bir yaşam tarzı halini alan sosyal medyayı ne kadar iyi kullanıyoruz?

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

01/12/2013

Ev Yapımı Yoğurt



Uzun zamandır aklımda olmasına rağmen ancak birkaç hafta önce denemeye fırsat bulduğum evde yoğurt yapımı, daha ilk denemeden sizinle paylaşmadan edemeyeceğim bir tecrübe oldu!

Günün her saatinde rahatlıkla tüketebileceğiniz; potasyum, fosfor, riboflavin, iyot, kalsiyum, protein, çinko, B12 ve B6 vitaminleri, A vitamini ve E vitamini bakımından zengin yoğurdun faydaları saymakla bitmez! Düzenli yoğurt tüketimi, karın bölgesi dahil olmak üzere tüm vücutta yağ yakımını hızlandırmasının yanında, kas oluşumunu sağlıyor. Açlık hissinin önüne geçtiği ve tokluk verdiği için zayıflamak isteyenler için idealdir. Çeşitli alerjiler, hazımsızlık, kalp hastalıkları, ve hipertansiyon sorunlarına karşı koruyucu özellikleri bulunuyor. Vücutta oluşabilecek hastalık ve enfeksiyonlarla savaşan hücreleri güçlendiriyor. Bağırsakları rahatlatıyor, mide asidi ve burada biriken şekeri dengeleyerek vücuttaki fazla şekerden dolayı üretilen insülin salgısını azaltıyor ve bu sayede fazla insülinin neden olabileceği zararları engelleyerek ömrümüze ömür katıyor!

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

22/11/2013

Yenilenen Etiyopya



Doğu Afrika’da büyük bir yer kaplayan Etiyopya, ya da resmi adıyla Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti, komşuları Sudan, Güney Sudan, Somali, Kenya ve Uganda’yı gölgede bırakacak bir girişimle yenilenebilir enerji sektöründe karşımıza çıkıyor.

Afrika, tezatların uç noktalarda olduğu yerleşim yerleri ile dikkat çekiyor... Bazı bölgelerde zengin altyapı yatırımlarıyla dolu parlak şehir ışıkları göz alırken, diğer bölgeler sıcak Afrika güneşinde kızaran kırsal yaşamın sunduğu sınırlı şartlarda hayat mücadelesi veren insanlara tanık oluyor. Ancak bu fark, geleceğin yenilenebilir enerjide olduğunun farkına varan Afrika ülkelerinin, bu alanda dünyanın geri kalanı ile yarışacak girişimler yapmasını engellemiyor.



09/11/2013

Kullanım Kolası



Yoksa siz hala kola içiyor musunuz?

Dünyada merhaba anlamına gelen “hello” kelimesinden sonra en çok bilinen ikinci kelimenin “Coca-Cola” olduğunu biliyor muydunuz?

Bunun esas nedenlerinden biri, üçüncü dünya ülkelerinin çoğunda, marketten kola satın almak, temiz içme suyuna erişmekten çok daha kolay ve ucuz! Tabii bunu elde etmek için gecesini gündüzüne katan kola şirketlerinin de hakkını vermek lazım! Kazançlarına kazanç eklemek amaçlı insanları ikna etme yolunda sınır tanımayan bu şirketler, dünyanın dört bir yanında sürdürdükleri halkla ilişkiler propagandalarına aralıksız devam ediyor. Bu çalışmaların önemli bir parçası olarak sadece insanlar için değil doğa için de gayet zehirli olan ürünlerine “çevre dostu” imajı çizmeye dursunlar, gün geçtikçe gerçek yüzlerini neden oldukları toprak, su, ve hava kirliği; temiz su kıtlığı; ve hastalıklarla göstermekten kurtulamıyorlar!

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

01/11/2013

Zerdeçal Mucizesi



O, Güney Asya'lı, zencefilgiller familyasından, sarı çiçekli, büyük yapraklı bir bitki. O, bilimselliği çok araştırılmış bir halk ilacı. O, birçok hastalığın önlenmesinde ve hatta tedavisinde önemli roller oynayan bir harika!

Zerdeçöp, safran kökü, sarıboya, zerdeçav, ve hint safranı olarak da bilinen zerdeçal, başta Pakistan, Hindistan, Çin ve Bangladeş olmak üzere Asya’nın tropik bölgelerinde yetişiyor. M.Ö. 600'den beri ilaç, baharat, ve boya olarak kullanılan zerdeçal, zencefil familyasından lifli bir bitki olan Curcuma longa bitkisinin kökünden elde ediliyor. Çok ağır olmayan aromasına karşılık keskin olan tadı, özellikle Hindistan ve Güney Asya yemeklerinde çok tercih görüyor. Zerdeçalın kullanımının sadece yemeklerle sınırlı olmadığının farkına varan Asyalılar, onu mide ve karaciğer rahatsızlıklarının tedavisinde de uyguluyor. Zerdeçalın geniş kullanım alanı bulduğu Endonezya’da halk, düğün törenleri gibi özel günlerde vücutlarını zerdeçal ile boyuyor.

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

25/10/2013

Yeşil Tüketime Bakış Açımız



Türkiye Sürdürülebilirlik Akademisi, sürdürülebilir bir geleceğin ancak ekonomik, toplumsal ve çevresel alanlarda yapılacak çevre dostu girişimlerin bir araya gelmesi ile elde edileceğine inanarak bu yolda önemli çalışmalar gerçekleştiren bir sosyal girişim. Akademi, sürdürülebilir gelecek ve kalkınma için farklı sektörlerde sürdürülebilirlik dönüşümünü hızlandıracak bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapıyor. Gelin yakından bakalım...

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

18/10/2013

(Kırk) Yediden Yetmişe



Grönland, İzlanda, Antarktika, Alaska, ve Alpler... iklim değişikliği gerçeğinin en büyük kanıtları!

Dünyanın büyük bir kısmını kaplayan buzullar göz göre göre ortadan kayboluyor. Bu değişimleri gözlemlemek amaçlı buzul kıyılarına yerleştirilen güneş enerjisi ile çalışan fotoğraf makineleri, normal şartlarda oldukça yavaş gerçekleşen buzul hareketlerinin, iklim değişikliğine bağlı olarak çok daha hızlı gerçekleştiğini kanıtlıyor.

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

06/10/2013

Küresel Isınma Geliyorum Der



Yoksa siz hala iklim değişikliğine inanmayanlardan mısınız?

Ya da inanıp da adım atmayanlardan?

Peki küresel ısınmanın insan kaynaklı olduğunu biliyor musunuz? Geçtiğimiz hafta İsveç'in başkenti Stockholm'de BM'ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından hazırlanan rapora göre küresel ısınmanın yüzde doksan beş (95%)’i insan kaynaklı!

Devamını burdan okuyabilirsiniz...


Çise Ünlüer

22/09/2013

Geri Değil İleri Dönüşüm



Doğal kaynakların sonsuz olmadığı ve dikkatli kullanılmadıkları müddetçe yok olacaklarını göz önünde bulundurarak yola çıkan geri dönüşüm girişimi, yeniden değerlendirilme imkanı olan atıkların çeşitli fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçirilerek ikincil hammaddeye dönüştürülmesi sonucu tekrar üretim sürecine dahil edilmesini ve bu sayede hammadeye olan ihtiyacın azaltılmasını içeriyor. Başka bir deyişle, herhangi bir şekilde kullanılarak kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile hammadde olarak tekrar imalat süreçlerine kazandırılması.

Gelelim bugünkü konumuza... Precycling ve geri dönüşüm sürecinin karşılığı olan “recycling”den sonra, Türkçe’de “ileri dönüşüm” olarak geçen “upcycling”i öğrenmemizin vakti geldi de geçiyor bile. Sürdürülebilirlik kavramı ile hayatımıza giren bu üç adım – precycling, recycling, ve upcycling – bir araya geldiği zaman neden olduğumuz atık miktarını sıfırlamak ve doğal kaynaklarımızı korumak mümkün. Gelin, upcycling’i daha yakından tanıyalım...


21/09/2013

Jeotermal Enerji



Yenilenebilir enerji denince akla ilk gelen kaynaklar güneş ve rüzgar olsa da, insanoğlunun doğal yaşam sürecinin devamının sağlanmasında büyük rol oynama potansiyline sahip bir diğer enerji kaynağı da jeotermal enerjidir.

Yer anlamına gelen “jeo” ile ısı anlamına gelen “termal” kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşan jeotermalın esas kaynağı, yer kabuğunun farklı derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve gazlardır. Bu kaynaklardan doğrudan veya dolaylı yollardan elde edilen jeotermal enerji, en temiz enerji kaynağı olarak biliniyor. Yenilenebilirlik özelliği ile gelen sürdürülebilir, tükenmez, ve çevre dostu olmasının yanında düşük maliyetli ve güvenilir olması jeotermal enerjiyi çekici kılıyor.

Devamını burdan okuyabilirsiniz....

Çise Ünlüer

15/09/2013

Şekersiz Sağlıklı Yaşam



Sağlıklı beslenmenin esas şartlarından biri hayatımızda şekere yer vermemek. Çünkü şeker gereksiz bir damak alışkanlığından öteye gitmez. Çünkü şeker zehirdir. Çünkü şeker mutlu değil hasta eder!

İki kere düşünmeden ağzımıza attığımız, hatta çocuklarımızın tüketmesine bile göz yumduğumuz şekerli draje ve sakızlar o kadar çok zararlı madde ile yüklü ki, birkaç yıl içerisinde sinir sisteminden sindirim sistemine vücuttaki birçok farklı noktaya zarar vermemeleri mucize olur. Özellikle marketlerde ödemek için kasa sırası beklerken gözümüze takıldığı için aldığımız, veya para üstü olarak verilen sakızlardan her durumda uzak durmak gerekir. Sakız çiğnemenin insan bünyesinde stresi hafifletmesi, iştah kontrolünü sağlaması, kalori yakımını desteklemesi,  tükrük salgısını arttırması ve sindirim sistemini rahatlatması gibi yararlarından faydalanmak istiyorsanız, katkısız ve doğal damla sakızlarını tercih edebilirsiniz.

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

31/08/2013

En Doğru Şeker: Sıfır Şeker



Sıfır şeker derken, ‘zero’ markalı gazlı içeceklerde olduğu gibi yapay tadlandırıcılar içeren ürünlerden değil, şekerin hayatımızdan tamamen çıkmasını destekleyen girişimlerden bahsetmek istiyorum.

En doğal yiyeceklerin bile katkı maddeleri ile doldurulduğu, her gıdanın yapay versiyonunun üretildiği günümüzde, uzun ve sağlıklı bir hayat için yediklerimiz konusunda bilinçlenmek şart. Çünkü insanlar sağlığını kaybederken kazanan o kadar sektör var ki! Aspartam savunucularından kanser ilacı üreticilerine kadar giden uzun bir liste, kazançlarını mümkün olan en yüksek seviyelere çıkarmak için daha fazla insanın sağlık savaşı vermesini tercih ediyor.


24/08/2013

Dünün Kurtarıcısı Bugünün Zehiri



Neden lezzetli olduğunu düşündüğümüz çoğu şey bizim için zararlıdır?

Sofralarımızdan artık uzak tutmayı öğrenmemiz gereken şekerin adı gibi şeker bir etkisi yok aslında. Çay şekeri olarak da bilinen sükroz, glükoz ve fruktozun bir araya gelmesi ile oluşur. Glükoz bir enerji kaynağı olarak metabolik reaksiyonlar süresince hücreler tarafından kullanılırken, fruktoz değişime uğramadan ince barsaktan karaciğere yönlendirilir. Tüketilen gıdadaki miktarına bağlı olarak karaciğeri yorma ve sonrasında ciddi hastalıklara neden olma potansiyeline sahip fruktoz konusunda bilinçlenmek, sağlıklı bir yaşam için büyük önem taşır.


17/08/2013

Şekerin Tatsız Yüzü



Çok tatlı olmayan bir şeker hikayesi duymak ister misiniz?

Yaklaşık 10 bin yıl önce Papua Yeni Gine’de ham olarak tercih edilen şeker kamışı, yerliler tarafından işlenmeden, doğada bulunduğu haliyle kamış kısmı çiğnenerek tüketiliyordu. Geçmişte gelişen inanıçlara göre şekerin her hastalığa ilaç, her soruna çözüm sunacağı düşünülüyordu. Daha sonra Asya’ya da yayılan şeker kullanımı, Hindistan’da şekerin toz haline getirilmesi ve baş ağrısı ve mide bulantıları gibi sorunlar için ilaç olarak kullanılmasına kadar uzar. Daha sonra İran’da da popüler olan şeker, Arapların da bu alanda gelişen ilgi ve bilgisi ile gittikleri her yere yayılmasına neden olur. Şeker üretiminde kullanılan teknolojiyi geliştiren Araplar, şekere dini bir inançla bağlanarak zenginler başta olmak üzere tüm halk tarafından tüketilmesini sağlar.


09/08/2013

Plastikten Vazgeçmenin Zamanı



Her ne kadar mümkün oldukça uzak durmaya çalışsak da, ülkemizde yaz aylarında yüzleşmek durumunda kaldığımız sıcak havanın getirilerinden biri yüksek su tüketimi. Vücudumuzun ihtiyacı olan yeterli suyu elde etmenin birçok yolu varken, özellikle dışarda olduğumuz vakitlerde elimizin ilk gittiği şey şişe suyu oluyor. Hem de, karadan kumsallara çevre kirliliğinin en büyük nedenlerinden biri olan ve ne yazık ki ülkemizde henüz tam anlamıyla geri dönüşümü gerçekleşmeyen plastik şişelerde gelen, ne kadar hijyenik ve güvenilir olduğu belirsiz olan şişe suyu! Oysa şişe suyundan uzak durmak için o kadar çok nedenimiz var ki!

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

29/07/2013

Yeşil Bir Tatile Hazır mısınız?



Sıcak havanın varlığını hissettirdiği yaz aylarında, günlük hayatın sorumluluklarından kısa da olsa uzaklaşmak veya uzunca bir tatil için yola çıktığınızda hem kendinizin hem de geride kalan evinizin kendi başına çevreye zarar vermediğinden nasıl emin olabilirsiniz? Gelin, birkaç basit adımla, tatile giderken arkanızda nasıl “yeşil” bir ev bırakabileceğinize ve doğayla uyumlu tatil yapmanın yöntemlerine bakalım...

Evinizin siz uzaktayken arkanızdan sizin adınıza enerji harcamaya devam ederek hem doğaya hem de cebinize zarar vermesini istemezsiniz değil mi? Yola çıkmadan yapılması gerekenlerin en başında, gereksiz enerji sarfiyatının önüne geçmek için lambalar, bilgisayar ekranları, ve su ısıtıcıları da dahil olmak üzere tüm elektrik ve gazlı aletlerin tamamı ile kapalı olduğundan emin olmak geliyor. Bu noktada, esas kaynağından, yani duvardan kapatılmamış ekran ve benzeri aletlerin elektrik tüketmeye devam ettiğini hatırlatmakta yarar var.


26/07/2013

Tehlikenin Kod Adı: E951



Bugün sabah kahvaltısında tükettiğiniz meyvenin veya çikolatalı sütün içerdiği şeker miktarını biliyor musunuz? Peki öğlen yemeği yanında içtiğiniz kolanın? Nerdeyse hergün tükettiğiniz gıdaların içindeki zararlı kimyasallar kadar tehlikeli olan şeker konusunda gereken bilince sahip olmanın zamanı geldi!

Gıdaların içerdiği şeker miktarına çok çabuk bakacak olursak, 1 litre kola 108 gram (27 küp), 1 bardak Nesquik çikolatalı süt 29 gram (7.25 küp), 1 kutu Redbull 27 gram (6.75 küp), 1 elma 23 gram (5.75 küp), 1 porsiyon dondurma 21 gram (5.25 küp), 1 porsiyon mor üzüm 20 gram (5 küp), 1 dilim karpuz 18 gram (4.5 küp), 1 muz 17 gram (4.25 küp), 1 şeftali 15 gram (3.75 küp), 1 porsiyon çilek 7 gram (1.75 küp), 1 porsiyon mısır 5 gram (1.25 küp), 1 porsiyon havuç 4 gram (1 küp), 1 porsiyon ketçap ise 4 gram (1 küp) şeker içeriyor.

Şekerden bahsetmişken, bugün dünyanın dört bir yanında gıda ve ilaç sektöründe yaygın bir şekilde kullanılmasına rağmen sağlığımız üzerindeki büyük tehlikesinin farkında olmadığımız bir zehire dikkatinizi çekmek istiyorum: Aspartam, kod adıyla E951.


10/07/2013

Yenilenebilir Planlar



Dikkat çeken yenilenebilir enerji girişimlerinden bir tanesi Avrupa’da en çok rüzgar enerjisini üretmesinin yanında, güneş enerjisinde de lider Almanya ile yarışan İspanya’da gerçekleşiyor. Andalusia bölgesinde 480 dönüm arazi üzerinde kurulan Gemasolar güneş enerjisi santrali, 7 gün 24 saat elektrik üretme özelliği ile dünyada bir ilk oluşturuyor. Nasıl mı?

Enerji depolama kapasitesi ile dikkat çeken Gemasolar, gün boyunca ürettiği enerjiden faydalanarak gece de elektrik üretimine devam ediyor. Sistemin çalışması için her biri 120 metre kare olan 2600 güneş paneli toplu halde güneşten gelen ışınları toplayarak kuleye iletiyor. Bu noktada elde edilen enerji bin kat daha yoğun hale getirilip, yüksek sıcaklıklarda erimiş tuzla dolu depolarda saklanıyor. Tuzun burdaki esas fonksiyonu elektrik üretimini mümkün kılan türbinlerin dönmesi için gereken buharın üretilmesini sağlamak.


29/06/2013

Doğal Temizlik ve Kişisel Bakım İpuçları



Hala daha evinizdeki temizlik ve kişisel bakım dolabı birbirinden zararlı kimyasallar içeren ürünler ile doluysa, bu yazının işinize yaraycağından emin olabilirsiniz!

Elinizin altında evde rahatlıkla hazırlayabileceğiniz birkaç temizlik formülü bulunsun istiyorsanız, çok uzaklara bakmaya gerek yok. En basit temizlik ürünlerinden biri için sadece 1 litre sirke, portakal, ve limon kabuğu yeterli. Kapalı bir kavanozun içerisine yerleştireceğiniz bu malzemeleri 2 hafta kadar beklettikten sonra kalın bir süzgeçten geçirip evde boş duran bir sprey şişesine yerleştirerek kullanmaya başlayabilirsiniz.


22/06/2013

Pozitif Su ve Barışçıl Güneş



Özellikle son yıllardaki kontrolsüz kullanım sonucu neredeyse son damlasına kadar tükettiğimiz doğal kaynaklarımız azaldıkça, geleceğe aydınlıkla bakabilme seçeneğimiz de gittikçe ortadan kalkıyor. Yakın zamanda eksikliğini yaşayacağımız tartışmasız en önemli kaynak: su. Dünyanın birçok yeri gibi su sıkıntısı yaşayan Hindistan’ın Teknoloji Enstitüsü’nde görev yapan araştırmacılar, bu soruna bir nevi çözüm olabilecek bir buluşa imza attı. Gümüş nano parçalarının bir araya gelmesi ile oluşturdukları alüminyum alaşımlı filtrenin, Hindistan dahil olmak üzere dünyanın her noktasında içilebilir düzeyde temiz su elde etmek için kullanılabilmesi bekleniyor.

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer

14/06/2013

Yeşile Dönüş


Her gün biraz daha kirlettiğimiz dünyayı biraz daha yaşanılır kılmak, gelecek nesillerin devamlılığını mümkün kılan yeterli kaynakları sağlamak için günlük hayattaki bazı adımlarımızı gözden geçirmek ve mümkün olan yerlerde küçük değişiklikler yapmak yeterli. Gelin daha yakından bakalım...

Hayatınızı daha yeşil yapmak için birkaç küçük adım arayışındaysanız çok uzaklara bakmanıza gerek yok. Örneğin, desteklediğiniz bir görüşün ele adındığı bir protesto yürüyüşüne katılarak doğruluğuna ve dünyayı daha iyi bir noktaya getireceğine inandığınız bir hareketin parçası olabilir, çevre konusundaki girişimlerini takdir ettiğiniz birey veya kurumlarla iletişime geçerek nasıl destek olabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Fırsat buldukça sevdiklerinize çevreye duyarlı olmaları yonunda tavsiyeler verebilir, bu konuda fikir alışverişinde bulunabilirsiniz. İnternette karşınıza çıkan yeşil bloglar arasında en beğendiklerinizi sosyal paylaşım sitelerinde veya e-posta ile arkadaşlarınızla paylaşabilir, yararlı bilgilerin daha çok insana ulaşmasını sağlayabilirsiniz.


09/06/2013

Bakarsan Bağ, Bakmazsan AVM Olur


Gelin biraz geçmişe, 1930 yılına gidelim. Yalova’ya vardığında köşkünün önündeki büyük çınar ağacının bahçıvan tarafından kesilmek üzere olduğunu gören Mustafa Kemal Atatürk, “sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki? Kesmeye muktedir görüyorsun kendini” şeklinde tepki gösterir. Bahçıvanın, ağacın köklerinin köşkün temelini kaldırdığı ve yapraklarının da köşkün pencerelerine müdahale ettiği için ağacı kesmezlerse köşkü kaybedecekleri şeklindeki açıklamaları üzerine, Atatürk, gerekirse köşkün ağaçtan uzaklaştırılacağını belirtir.

Bahçıvan düşünür ama bir türlü köşkün ağaçtan nasıl uzaklaştırılacağını kestiremez. Bu işlem için, İstanbul’daki köprü altındaki tramvay rayları Atatürk’ün talimatı ile Yalova’ya getirilir ve köşk olduğu gibi, o ve yanındaki ağaç hiç zarar görmeden, temeli kazınarak ve altına tramvay rayları yerleştirilerek ağaçtan 4 metre 80 santim kenara çekilir.


08/06/2013

Daha iyi bir dünya için: Precycling



Daha önce birçok kez bahsettiğimiz geri dönüşümün doğaya verdiğimiz zararı azaltmaktaki etkisi tartışılmaz. Bugün konumuz, kullanılmayan eşyaların geri dönüşümüne gelmeden önce atılacak olan en önemli adım: precycling.

İngilizce’de “recycling” olarak geçen geri dönüşümün aksine “precycling”, satın alma eyleminden önce gerçekleşiyor. Örneğin alışverişe çıkmadan önce ihtiyacınız olan ürünlerden hangisinin daha az atığa neden olacağını düşünerek işe başlıyorsunuz. Elde olan opsiyonlardan hangileri diğerlerine göre daha az kirlilik yaratarak çevreye olan zararını azaltıyor?


24/05/2013

Su Hakkında Bilmeniz Gerekenler


Uzun bir günün ardından eve geldiniz. Makyajınızı çıkardığınız mendili ve kullandığınız tüm kişisel bakım ürünlerini direk tuvalet klozetinin içine bıraktınız, sifonu çekip kurtuldunuz. Bir önceki gün hazırlanan yemekten kalan tavanın içindeki yağı da düşünmeden mutfak teknesine boşalttınız ve kurtuldunuz... mu acaba?

Lavabo ve tuvalet klozetlerinden suya karışan atıkların daha sonra neden olduğu kirliliğin, ve karıştığı suda yaşayan balık ve diğer canlıların devamlılığı için yarattığı tehlikenin farkında mıyız? Tabii bir de bu durumun borularınıza vereceği zarar var, ki bu diğer tehlikelerin yanında az kalıyor. Nerdeyse hergün kullandığımız kişisel bakım ürünlerini inceleyecek olursak, tuvalet kağıdı, oje ve aseton, ilaçlar, ürün etiketleri, asitli ürünler, patlayıcı malzemeler, ve diğer tüm kimyasalların mümkün oldukça su kaynaklarından uzak tutulmasında yarar var.


17/05/2013

Banyoda Gerçek Temizlik




Sağlıklı bir yaşam için gereken adımları attınız ve mümkün oldukça organik besinlere yöneldiniz, vakit buldukça spor yapmaya başladınız, ve özellikle su ve yiyeceklerinizi saklarken plastiklerden uzak durdunuz... Ancak göz ardı ettiğiniz çok önemli bir nokta var: sudaki klor! Derimizin, normalde aynı sudan 4 litre içerek vücudumuza girecek klorun 100 katını, sadece 10 dakikalık bir duş süresinde emdiğini biliyor muydunuz? Ve bu klorun vücuda girdiği andan itibaren tahribata başladığını?

Ülkemizde tam anlamı ile güvenli olmadığını bildiğimiz için, direk çeşmeden su içmeye çekiniyoruz. İçmeye çekindiğimiz su ile neden banyo yapmak isteyelim ki? Çünkü aynı tehlikeli maddelerin, banyo yaparken derimiz tarafından emildiğini ve en az suyu içmiş kadar risk taşıdığını bilmiyoruz!


16/05/2013

Karıncalardan Kurtulmanın Doğal Yolları



Geçtiğimiz hafta, yaz aylarıyla sayısı artan sinekleri yaşam alanlarımızdan uzak tutmanın doğal yollarına değinmiştik. Yaklaşan sıcaklar sineklerle birlikte diğer canlıları da beraberinde getiriyor. Bunların başında sadece bahçelerde değil ev içlerinde de sıkça görülen karıncalar geliyor.

Bu çalışkan ziyaretçileri evinizden ve de özellikle mutfağınızdan uzak tutmak isterken sağlığınızdan olmak istemiyorsanız akla gelen gelmeyen tüm kimyasal böcek ilaçlarını unutun! Ne sevdiklerinize ne de haytta kalmak için çalışan karıncalara zarar vermeden birkaç basit adımla bu işe çözüm bulmak mümkün. Gelin yakından bakalım...


04/05/2013

Zehirlenmeden Sineklerden Kurtulun!





Yaz mevisimi daha tam anlamıyla gelmemiş olmasına rağmen sıcak hava kendisini hissetirmeye başladı bile. Ve ülkemizde yaz, deniz, kum, ve güneşten başka anlamlara da geliyor: Sivrisinekler!

Sıcak yaz aylarının yaklaşması ile artacak olan sinek sorunumuza çözümler arayan belediyeler kimyasal ilaçlardan uzaklaşmaya çalışsa da bu konuda henüz kesin bir çözüm bulunduğu söylenemez. Bugün kullanılan sinek ilaçları, spreyler, deriye sürülen mendil ve losyonlar sadece kötü kokmakla kalmıyor, çocuklar başta olmak üzere hepimizi zehirliyor. Bu ürünlerin nerdeyse tümünde oldukça tehlikeli bir kimyasal olan DEET (N,N-Diethyl-meta-toluamide)’in bulunduğunu artık bilmeyen yok. Bu kimyasalın neden olduğu tüm hastalıklar ise ciddi sağlık sorunlarına neden olup, çoğu zaman ölümcül!

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş

28/04/2013

Çöpümüzü İsveç’e Satalım




2010'da ilk kez verilen Yeşil Avrupa Başkenti ödülü ile dünyanın en “yeşil” şehirlerinden biri olarak bilinen başkent Stockholm ve İsveç’in diğer birçok noktasında gerçekleşen sürdürülebilir uygulamalar, atık yönetimi, geri dönüşüm, ve yenilenebilir enerji gibi geleceği yönlendiren girişimlerin sınır tanımadan hangi boyutlara taşınabileceğini temsil ediyor!

İsveç sadece atık yönetimi değil, sürdürülebilirlik kavramının her yönü ile hayatın merkezinde yer aldığı, tamamı ile örnek alınacak bir ülke. Evsel atıkların sadece yüzde bir (1%)’inin toprağa gömüldüğü ülkede, atıkların yüzde ondört (14%)’ü biyolojik arıtmaya tabi tutuluyor, yüzde otuz altı (36%)’sı geri dönüştürülmek için ayrılıyor, yüzde kırk dokuz (49%)’u ise ısı elde etmek için gerekli işlemlerden geçiyor. Yani İsveç atıklarının nerdeyse tümünden yararlanmanın yollarını bulmuş!

Devamını burdan okuyabilirsiniz....

Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş

18/04/2013

Yiyeceklerle Gelen Sağlık




Bugün sağlıklı olduğunu düşündüşünüz birçok gıdanın aslında vücudunuzda tahribata neden olabileceği hiç aklınıza geldi mi? Hatta yediklerinizle düşünce gücünüz arasında bir bağlantı olabileceği? Suçlu madde yüksek fruktoz içeren mısır şurubu! Bu alanda yapılan bir araştırma kapsamında, uzun süreli mısır şurubu içeren gıdalarla beslenen insanların beyin fonksiyonlarıda gerileme, yeni bilgi öğrenimi ve eski bilgileri hatırlamada ise yavaşlama tespit edildi. Bu bulgular ışığında Journal of Physiology dergisi, obezite ve diyabete de neden olan mısır şurubunun beyin tahribatına da sebebiyet verdiğini belirtti.

Peki mısır şurubu hangi ürünlerde bulunuyor? Bebek mamalarından gazlı içeceklere, meyve sularından salata soslarına, cipslerden ketçaplara, hatta hazır yulaf ezmelerine kadar uzanan mısır şurubunun yaygın bir kullanım alanı bulunuyor. İşin bir diğer kötü yanı mısır şuruplarına karışan civa! Bu durumda atılacak ilk adım mısır şurubundan uzak durmak ve mümkün oldukça organik ürünlere yönelmek. Çünkü sertifikalı organik ürünlerde mısır şurubu ve benzeri gıda katkıları bulunmuyor. Eğer organik ürünlere erişemiyorsanız, markette dolaşırken almak istediğiniz gıdaların etiketlerini okuyarak vücudunuza hangi maddelerin girip girmeyeceğini kendi kontrolünüz altına alabilirsiniz.


17/04/2013

Çevrenin Dostu muyuz?



Geçenlerde internette karşıma çıkan Türkiye Sürdürülebilirlik Akademisi'nin geçtiğimiz yıl yaptığı bir anketin sounçlarını paylaşmak istiyorum. 15 yaşın üzerinde şehirlerde yaşayan 1500’e yakın insan üzerinde yapılan bu anket, tüketicilerin yüzde seksen altı (86%)’sının yeşil ve çevreci ürünleri tanımlayabilidğini, yüzde kırk dokuz (49%)'unun yeşil ve çevre dostu ürünleri geri dönüşümle özdeşleştirdiğini, ve yüzde yetmiş bir (71%)'inin satın aldığı ürünlerin çevre dostu olması gerektiğini düşündüğünü ortaya koydu.

Çalışmanın devamı daha da ilginç. Ankete katılan tüketicilerin yüzde ondokuz (19%)'u çevre dostu ürün satın alıyor, yüzde elli yedi (57%)'si yüksek fiyatlar nedeniyle çevre dostu ürün satın alamıyor, ve yüzde yirmi (20%)'si o ürünün çevre dostu olduğuna inanmıyor. Çevre dostu ürün satın alan yüzde ondokuz (19%)'luk küçük gruptan yüzde atmış yedi (67%)'si bu tercihini gıda ürünlerinde yapıyor. Toplamda tüketicilerin yarısı çevre dostu ürünlerin enerji tasarrufu sağlaması gerektiği konusunda hemfikir. Kişisel girişimlerde en çok vurgulanan alan ise bireylerin gerçekleştirdiği elektrik ve su tasarrufu girişimleri. Anket, tüketicilerin yüzde otuz dört (34%)’ünün çevre ile ilgili çalışmaların olumlu yönde ilerlediğine inandığını ve bu konuda devletten beklentileri olduğunu da gösteriyor.



13/04/2013

Havayı Temizleyen Mucizevi Bitkiler




Her ne kadar mis gibi temiz havaya kolayca ulaşabileceğimiz bir adada yaşıyor olsak da, ev ve iş derken günümüzün çoğu kapalı alanlarda geçiyor. Bu alanlarda gün boyu soluduğumuz havanın aslında düşündüğümüzden çok daha zararlı kimyasallarla dolu olduğunu biliyor muydunuz?

Gelin ev veya iş yerinizi ele alalım. Bu mekanlardaki havanın ne kadar temiz olduğunun ilk göstergesi bulundukları cadde ve sokaklardaki ağaç ve yeşil bitki miktarı, etraftan geçen araçlardan çıkan egzoz, yakınlardaki alanlardan çıkan zehirli dumanlar, ve bina içerisinde kullanılan malzemelerin içerdiği kimyasallar. Dışardan içeriye doğru hareket edecek olursak, mekanda kullanılan kimyasal temizlik malzemeleri, sigara dumanı, nem, küf, kokulu mumlar ve benzeri yapay maddeler içeren ürünler, evcil hayvanlar, ve ısınma ve soğutma sistemleri mekan içerisindeki havanın kalitesini etkileyen faktörlerin başında geliyor. Bunların yanında ev içerisindeki hareketlerimizin de soluduğumuz havayı ve dolayısı ile sağlığımızı yakından etkilediğini bilmekte yarar var. Örneğin, kapağını kapatmadan sifonu çekmek, tuvalet içerisindeki bakteri ve virüslerin metrelerce yayılmasına ve dış fırçalarımız da dahil olmak üzere tüm hijyen malzemelerimizin kirlenmesine neden oluyor.



04/04/2013

Yeşilden Doğan Umut




En güzel icatlar, yeterli fırsatların olmadığı, insanların zorluklarla yüz yüze geldiği durumlarda ortaya çıkar. Bunlardan biri, Malawi'de elektriği olmayan küçük bir köyde yaşayan William Kamkwamba’nın köylülerinin hayatını kolaylaştırmak için attığı adım.

Ondört yaşındaki William, bir kitapta gördüğü rüzgar gülü resminden yola çıkarak, başka bir insanın bunu yapabildiğine göre kendisinin de denemek için iyi bir nedeni olduğuna inanır. Normalde de radyo ve benzeri elektrikli aletlerin nasıl çalıştığına ilgi duyduğu için zamanla etrafta bu aletlerden bozulanları kendi tamir etmeye başlar.  Yokluk içinde olmasına rağmen, en yakın kütüphanede bulduğu rüzgar türbinlerini anlatan kitapları tek tek inceler, ve öğrendikleri ışığında çalışmalara başlar.


23/03/2013

Küçük Alanlarda Büyük Yaşamlar




Hiç 40 metrekareden az bir alanda ihtiyacınız olan herşeye sahip olarak, gayet rahat bir hayat sürebileceğinizi düşündünüz mü? Bugün sizlere geçenlerde gözüme takılan ve hepimizin hayattaki seçimlerini gözden geçirmesine neden olabilecek gerçek bir hayat hikayesinden bahsetmek istiyorum.

Uzun bir eğitim hayatından sonra çalışma hayatına atılan nerdeyse herkes, kazanıp biriktirdiği paraları ile birgün sahip olacağı evin, arabanın ve daha birçok mal mülkün hayalini kurar. Çünkü başarının böyle ölçüldüğü bir toplumda yaşıyoruz... Oysa başarı ve mutluluğun ölçümünün bu kadar dar bir ölçekle kısıtlı olmadığı toplumlar da mevcut.

15/03/2013

Ne Varsa Organikte Var



Türkiye Buğday Derneği ve National Geographic Türkiye’nin biraraya gelerek çıkardığı, hepimizin faydalanabileceği bir kaynak olan “101 Soruda Organik Ürün Rehberi”ni dudyunuz mu?

Hergün sağlıklı ürüne ve gıdaya ulaşmaya çabalayan tüketicilerin organik ürünler hakkındaki sorularına doğru yanıtlar bulabileceği bu rehber, National Geographic’in Mart sayısıyla birlikte geliyor. Bu fırsatla, “organik” kelimesi ile ilgili karmaşanın ortadan kalkması ve tüketicinin bu alanda merak ettiği birçok konuda bilgilenmesi hedefleniyor.

09/03/2013

Nükleerden Vazgeçerken



Japonya’yı vuran Fukuşima deprem ve tsunami felaketinden sonra, nükleer santrallerinden çıkan sızıntı ile başetmeye çalışma çabası dünyanın her noktasında ses uyandırdı. Radyasyonun içme suyu ve yiyeceklere bulaşmış olması etkilenen bölglere yakın yaşayan insanların sağlığı için endişe uyandırıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre Fukuşima'daki nükleer felaket sonrası santrallerin 20 km çevresinde yaşayanlar arasında kanser hastalığının görülme oranında yüzde otuz (30%) artış gözlemlendi. Hatta santrallerdeki arızadan dolayı etrafa yayılan radyasyonun çevredeki kelebekleri mutasyona uğrattığı bile daha önceleri bölgeden gelen haberler arasındaydı. Bölgede kelebek yetiştiren ailelerin gözlemlerine göre, bölgedeki toplam kelebeklerin yüzde elli (50%)’sinden falza bir kısmının kanatlarında küçülme ve gözlerinde şekil bozukluğu ortaya çıktı. Bu gözlem Ryukyu Okinawa Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar kapasmında da kanıtlandı ve bu çalışma sonrasında Fukuşima Daicii Nükleer Santrali'nden sızan radyasyonun kelebeklerin genlerinde bozukluğa neden olduğu açıklandı.

Fukuşima felaketinden ders alarak 17 nükleer santralinden en eski sekizini kapatan, 2022’ye kadar da kademeli olarak nükleer enerjiden vazgeçmeye karar veren Almanya, diğer Avrupa ülkeleri ve tüm dünyaya örnek olacak bir adım attı. Bu durumda geriye kalan, ve etkisi 250 milyon yıl sürebilen yüksek radyoaktiviteye sahip 17 bin ton atığın güvenli olarak saklanması bugünlerde en çok konuşulan konulardan biri.

02/03/2013

Her Soruna Çare: Bisiklet




Ülkemizde her geçen gün daha da eziyetli bir hale gelen ulaşım alanında bugün tek çare olarak gördüğümüz arabalarımızdan çok daha sağlıklı, çevre dostu ve ekonomik çözümler sunan bisikletleri unutmamak gerek.

Devamını burdan okuyabilirsiniz...


Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş

22/02/2013

Adil ve Çevre Dostu Oyuncaklar



Plastik kullanımının şişmanlamaya neden olduğunu biliyor muydunuz? Harvard Üniversitesi’nde yapılan ve Çevresel Sağlık dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre toksinler ve yağlanma arasında kanıtlanmış bir ilişki bulunyor. Bir diğer deyişle, plastiklerde bulunan bazı kimyasallar bel bölgesinde yağlanmanın yanında obeziteye de neden oluyor. Tabii bir de daha önce de bahsettiğimiz, insanların hormon sisteminde bozukluğa neden olan plastiklerde BPA kullanımını unutmamak gerek.

Devamını burdan okuyabilirsiniz...


Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş

16/02/2013

Güneş ve Rüzgâr Enerjisinde Son Nokta


Geçen yıl bahsettiğimiz güneş kaynaklı yenilenebilir enerji projesi Desertec’i hatırlıyor musunuz? Finans devleri Munich RE ve Deutsche Bank ile enerji gruplarından E.ON ve mühendislik şirketleri ABB ve Siemens’in biraraya gelmesi ile dünyanın en büyük tek noktaya odaklı solar panel tesislerini kurmak için yapılan 400 milyar Euro’luk bütçeye sahip bir girişim olan Desertec, Kuzey Afrika’da devasa bir güneş enerjisi santrali kurma planıyla başlatıldı. Proje hayata geçirildiğinde, önumüzdeki 40 yıl boyunca Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da 100 gigavatlık enerjinin üretilmesi amaçlanıyordu.

Devamını burdan okuyabilirsiniz...


Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş

08/02/2013

Teknoloji ve Tasarımda Yenilikler



Geçtiğimiz hafta giriş yaptığımız TIME dergisinin her sene dünyayı değiştiren icatları belirlediği listeye, bu hafta yine birbirinden önemli farklı girişimlerle devam ediyoruz. Gelin, hepimizin ilgisini çekebilecek ve yakın geleceğimizi etkileyeceğine kesin gözle bakılan bu girişimlerden birkaçına daha birlikte bakalım...

Devamını burdan okuyabilirsiniz....


Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş

01/02/2013

Yılın En İyi İcatları




TIME dergisi, her yıl dikkat çeken icatları onlar için hazırladığı özel bir ekle ödüllendiriyor. İnsanlığın gelişimini yakından etkileyerek geçtiğimiz yıla damgasını vuran bu icatları sağlık, teknoloji ve tasarım alanlarında ayrı ayrı incelemek mümkün. Gelin bu girişimlerin bazılarına yakından bakalım.

Sağlık alanında ilgi çeken girişimlerle başlayacak olursak... Konuşma ve işitme engelli insanların kullandığı işaret dilini bilmeyen insanların bu sorunu yaşayan insanlarla iletişim kurabilmesini mümkün kılan “Enable Talk” eldivenleri, Time dergisinin listesine girmeyi başardı. Eğitim gördükleri üniversitedeki konuşma ve işitme engelli sporcuların takım arkadaşları ile iletişim kurmakta zorlandıklarını gözlemleyen Ukraynalı dört öğrenci, geliştirdikleri ürünle sesi çıkmayanlara adeta ses veriyor. Bahsi geçen eldivenler işaret dilini anlayarak yorumluyor ve akıllı telefonlara yazılı metin şeklinde gönderiyor.


Devamını burdan okuyabilirsiniz...


Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş

25/01/2013

Sakin Şehir: Cittaslow





Her ne kadar çoğu zaman olumsuzlukları göze batsa da, ülkemizde güzel girişimlerin de olduğunu görmezden gelemeyiz. Bu hafta sizlere kentlerdeki yoğun yaşam karmaşasının içinde unutulan kültür ve yaşam tarzımızı esas alan vizyonuyla Yeniboğaziçi Belediyesi’nin gerçekleştirdiği Cittaslow-Sakin Şehir hareketinden bahsetmek istiyorum.

Ciddi anlamda bir insan hakları savunucusu olan Slow Food hareketinden geçen yıllarda bahsetmiştik. Bu hareketin merkezinde, toprağın sunduğu, insanoğlunun asırlar boyunca mükemmelleştirdiği lezzetlerin zevkine varmak, eşsiz lezzetlerin doya doya tadını çıkarmak geldiği gibi, hızlanan hayatı normal ritmine döndürerek yavaşlatmak hedefleniyor. Büyüklerimizin büyük emekler sarfederek günümüze kadar getirdikleri geleneksel lezzetlerimizi hiçe sayarak tat zevkimizi basitleştiren, yerel lezzetlerin giderek yok olmasına neden olan, amacı sadece para kazanmak olduğu için bu yolda gözü dönmüş bir şekilde önüne çıkan tüm engelleri kültür ve geleneklerimizi hiçe sayarak yok eden fast food şirket zincirlerleriyle mücadele eden Slow Food hareketinden ortaya çıkan Sakin Şehir hareketi, öğrenmeye değer!


Devamını burdan okuyabilirsiniz...


Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş



18/01/2013

Kış Ayları İçin Mutluluk Reçetesi



Her dört kişiden birinin kış depresyonu geçirdiğini biliyor musunuz?

Ülkemizde de soğuk geçen kış aylarında insan ister istemez kapalı havadan etkileniyor. Kış aylarının kasveti sizi de etkiliyor mu? Zamanınızın çoğunu evde uyuyarak geçirmek istiyor, enerji azlığı, yorgunluk ve baş ağrısı gibi bedensel ağrılarda bir artış mı yaşıyorsunuz? Ruhsal çöküntüye kadar gidebilecek olan bu durumun önüne geçmek istiyorsanız, eliniz dontoronuzu aramak için telefona, veya daha kötüsü ilaç kutularına gitmeden bir durun! Bir mutluluk reçetesi olarak da kullanabileceğiniz bu yazı size ilaç gibi gelecek.



Çise Ünlüer - Yeşile Dönüş

11/01/2013

Birinin Çöpü Başkasının Hazinesi




Bu haftaki yazımız insan hayatının devamını ve bu süreçte karşılaşacağımız tehlikeleri ortadan kaldırmayı hedefleyen diğer buluşlarla devam ediyor.

Çeşitli nedenlerden dolayı aylardır yüzleşmek durumunda kaldığımız çöp probleminin en çarpıcı yanlarından biri hastahanelerin arkasında bulunun alanlarda, gayet sağlıksız bir şekilde bekletilen tıbbi atıklar. İçinde hastanın tüm özelliklerini taşıyan bu atıklar, direk kanalizasyonlara atılarak insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor. Asidik ve bazik etkileri ile ekolojik dengeyi bozmakla kalmayan tıbbi atıklar, canlı hayatının devamı için vazgeçilmez bir unsur olan su ve toprağın en önemli kirleticileri arasında yer alıyor. Bunu göz önünde bulunduran bir Türk girişimci, her gün kanalizasyona karışan tonlarca tıbbi sıvı atığın çevreye ve su kaynaklarına yayılmasını engelleyecek bir buluş gerçekleştirdi.

Türkiye'de tıbbi sıvı atıkların berterafı konusunda tasarlanmış, bilimsel verilere dayanan “Neutralab”, tıbbi sıvı atıkların nötralizasyonu ile dezenfeksiyonu alanında gerçekleştirilen çalışmaların bir ürünü. Neutralab’ın yaratıcıları, dezenfeksiyonda en dirençli patojenlerin hedeflendiğini ve bu şekilde diğer patojenlerin de bertarafının sağlandığını iddia ediyor. Bu yöntemin sağlık kuruluşlarında tıbbi sıvı atık kaynağı olan laboratuarlar, diyaliz merkezleri, sterilizasyon üniteleri, diş tedavi merkezleri, ameliyathaneler, ve yoğun bakım ünitelerinde kullanılmasıyla, bu noktalardan kaynaklanan enfeksiyonel hastalıkların çevreye ve su kaynaklarına yayılmasına engel olunabileceği belirtiliyor.

Neutralab, Avrupa Komisyonu tarafından 2 yılda bir düzenlenen “Sürdürülebilirlik İçin İnovasyon - Avrupa Birliği Çevre Ödülleri 2012 - Türkiye” kapsamında düzenlenen yarışmada ürün kategorisinde birincilik ödülünü de kazanarak önemli bir başarı yakaladı. Bu noktada, bu ve benzeri ürünlerin yaygın bir şekilde kullanılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın tıbbi atıkların bertarafı konusunda sağlık kuruluşları ve diğer kirleticilere yönelik yasal tedbirler alması ve bunların uygulanması bekleniyor.

Günlük kullanım sonucu her gün hepimizin evinden çıkan sebze ve meyve atıkları, ve ülkemizde yetiştirilen hayvan gübrelerini kullanarak elektrik üretilebileceğini biliyor muydunuz? Etkilerini gittikçe daha fazla hissettiğimiz küresel ısınmayı tetikleyen fosil yakıtlardan elde edilen enerji yerine getirilen bir diğer çözüm ise organik atıklardan elde edilen biyogaz kaynaklı elektrik. Dünyada birçok farklı örneği bulunan bu alanda dikkat çeken girişimlerden biri Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Kocaeli Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi'nin 2007 yılında imzaladığı protokolle başlayan biyogaz projesi.

Üretim Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’yle çalışan İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve Değerlendirme A.Ş (İZAYDAŞ) tarafından gerçekleştiriliyor. Aslında işin sırrı, insan ve hayvanların yaşamlarını sürdürebilmek için gün boyunca ürettiği atıkların bir araya getirilmesi ve doğru şekilde değerlendirilmesinde yatıyor. Bu çalışma kapsamında, yeşil alanlardan kesilen çimler, belediye mezbahalarından getirilen işkembe içi atıklar, sebze ve meyve atıkları ile büyükbaş ve tavuk gübreleri kullanılarak saatte 330 kilovat elektrik üretebilen biyogaz ve kaliteli gübre elde ediliyor. Daha sonra çeşitli test ve kontrollerden geçen tesisin Enerji Piyasası Denetleme Kurumu (EPDK)’ndan lisans almasıyla, bitkisel ve hayvansal atıklardan elde edilen elektrik ulusal şebekeye de ulaştırılıyor.

Çöplerin doğaya zarar vermeyecek şekilde ortadan kaldırılmasını mümkün kılan bir diğer proje ise Denizli’de gerçekleştiriliyor. Özellikle insanların yoğun olarak yaşadığı şehirlerde yeşil alanların sayısının artırılmasını, ve evler ile pazar yerlerinden çıkan atıkların güvenli bir şekilde değerlendirilmesini hedefleyen belediyeler bu projeye ilgi gösteriyor. Gelin yakından bakalım...

Yeşil alanlardan kesilen çimler, budanan ağaçlar, pazarlardan çıkan meyve ve sebzelerin ilgilenilmeden boşa bırakılması halinde çürüyerek etrafa kötü koku yayması yerine değerlendirilerek kullanışlı bir kaynağa dönüştürülmesi amaç ediniliyor. Proje kapsamında, bölgedeki park, bahçe ve pazar yerlerinden elde edilen yeşil atıklar, makineler yardımıyla posa haline getirilip üzüm bağlarında ve kültür mantarı yetiştiriciliğinde gübre olarak kullanılıyor. Bu süreçte gerçekleştirilen ilk adım, yeşil atıkların belediyelerin çöp alanlarında toplanması. Burada bekletilen atıklar yaklaşık 9 hafta sonrasında kendiliğinden gübre haline geliyor. Bu şekilde her yıl yüzlerce ton organik gübre üreten belediye, bunu daha sonra üzüm bağlarında ve mantar üretiminde kullanıyor.

Geçtiğimiz aylarda ülkemizde de yaşadığımız gibi çöplerin düzenli toplanıp depolanmaması halinde ortaya gittikçe dayanılmaz bir koku çıkıyor. Oysa evsel ve sektörel atıkların tek tek ayrıştırılıp işlenmesi gerekiyor. Tabii önce insanların çöpleri ayrıştırması için bilgilendirme yapmak önemli. Bu şekilde evsel atıklar, yeşil atıklar, ve tıbbi atıklar ayrı ayrı toplanabilir. Bu atıkların canlı sağlığı üzerindeki risklerinin ortadan kaldırılması ve atıklardan elektrik üretimi sağlanması ancak bu vizyonda mümkün olabilir.


Çise Ünlüer (13 Ocak 2013)

ciseunluer@gmail.com

04/01/2013

Green Dot Ödülleri




Alanı ne olursa olsun, üniversitelerde yapılan araştırmaların bilime ve insanlığın gelişimine koyduğu katkı tartışılmaz. Geçtiğimiz hafta yüzümüzü güldüren haberlerden biri Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden geldi. ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde araştırma yapan bir ekip, ulaşım, mimarlık, ürün ve hizmet alanlarında yılın en sıra dışı çevreci proje ve çalışmalarını ödüllendiren, “çevre oscarları” olarak da anılan Green Dot Awards 2012 yarışmasında toplam 14 ödülün üçünü almaya hak kazandı.

Tüm dünyada giderek artan çevre bilincinin ürünler üzerindeki duyarlılığını vurgulamak amacıyla, çevre dostu bir şekilde üretilmiş seçkin ürünleri desteklemek için 2008 yılından itibaren Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl düzenlenen Green Dot Awards, dünyanın en prestijli ödüllerinden biri. ODTÜ adına geri dönüşüm, atık malzeme kullanımı ve sürdürülebilir enerji gibi alanlara yoğunlaşarak ödül alan projeler ise birbirinden umut verici.

“Living Pots Sürdürülebilir Yetiştirme Sistemi” şeklinde tanıtılan çalışmada, atık kereste kullanarak düşük karbon salınımı ve tamamen geri dönüşümlü yetiştirme üniteleri elde edilebileceğini, ve yalnızca ahşap üzerinde üretilebilen “shitake” isimli mantar çeşitlerinin dahi bireysel veya endüstriyel olarak yetiştirilebileceğini kanıtlayan tasarım Endüstriyel Ürünler kategorisinde ikincilik ödülü kazandı. Tasarım sayesinde bu mantar türünün yetiştirilmesi için artık ağaçların kesilmesine gerek kalmayacak ve saksılar üst üste istiflenip, endüstriyel kullanımda geniş üretimler yapılabilecek.

ODTÜ’lü takıma Ev Aletleri kategorisinde ikincilik ödülü kazandıran proje ise kapalı su döngü sistemiyle buharlaşan suyu yoğuşma ile geri kazanan, suyun ısınma süresini de azaltan, ve böylece su ve enerji korunumu alanına yenilikler getiren “Twist Su Kaybetmeyen Kettle” oldu. Aynı ekip, aynı anda iki kişinin sörf veya yelken yapabilmesine olanak sağlayan yeni bir deniz aracı sınıfı da yarattı. 4 metre 20 santimetrelik boyuyla eğitim amaçlı veya profesyonel kullanımda sosyal ve eğlenceli bir deneyimle deniz sporlarını teşvik etmeyi hedefleyen “SurfSail42 Sörf ve Yelkenli” tasarımı ile ODTÜ ekibi Ulaşım kategorisinde ikincilik ödülü kazandı. Bu yarışmada kavramsal kategoride yanşan “V-Tent Güneş Enerjili Araç Şarj ve Park Ünitesi” de mansiyon ile ödüllendirildi.

ODTÜ ile duyduğumuz gurur, dünyanın farklı noktalarında zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışan insanların hayatlarını biraz da olsa kolaylaştıracak buluşlarla devam ediyor. Bu alanda fark yaratan Wakawaka’yı duydunuz mu? Gelin yakından bakalım.

Dünyanın elektrik görmeyen ve mümkün oldukça gaz yağı kullanarak aydınlatılan noktalarına çok daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çözüm getiren icatlardan biri Wakawaka. Güneş enerjisi ile şarj olan ve bu şekilde kullanıldığı ortamlara 16 saat ışık sağlayan Wakawaka light, tehlikeli, pahalı ve çevreye zarar veren gaz yağından çok daha cazip bir seçenek. Bu ürünü kullanışlı kılan bir diğer özelliği dünyanın çok da güneş görmeyen yerlerinde bile şarj olabilmesi. Sunduğu dört farklı ışık seçeneği arasından en uygun olanını seçerek kamplarda veya acil durumlarda da Wakawaka light’ı kullanmak mümkün. Ürün, şişelerin üzerine yerleştirilerek ayaklı lamba olarak da kullanılabiliyor. Üç yıllık kullanımdan sonra pili değiştirilen Wakawaka, bundan sonraki yedi yıl boyunca sorunsuzca çalışabiliyor. Tüm avantajların yanında, Wakawaka satışları aracılığıyla “iklim kahramanı” eğitim programlarına bağışta bulunmak ve aydınlatması olmayan ailelere ışık gitmesini sağlamak mümkün.

Dünyanın, insanların enerji gibi temiz suya ulaşmakta zorluk çektiği noktalarına bir nevi “hayat” getiren projelerden bir diğeri Eliodomestico. Her yıl dikkat çeken icatları ödüllendiren TIME dergisi tarafından da yılın en iyi icatlarından biri olarak nitelendirilen Eliodomestico, aslında bir arıtım cihazı. Tasarımcı Gabriele Diamanti tarafından temiz suya ulaşımın kolay olmadığı ülkelerde kullanılmak için tasarlanmış. Güneş enerjisi ile çalışarak temiz su sağlayan cihazın her gün en yakın temiz suya ulaşmak için kilometrelerce yürüyen insanların hayatını kolaylaştıracağına kesin gözle bakılıyor.

Önümüzdeki hafta insan hayatının devamını etkileyen ve bu süreçte karşılaşacağımız zorluk ve tehlikeleri ortadan kaldırmayı hedefleyen diğer buluşlarla devam edeceğiz.


Çise Ünlüer (6 Ocak 2013)
ciseunluer@gmail.com