Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...
18/12/2010
Elektrikli Arabalar - 1
Her sabah uyanıp hazırlanıyor, işe gitmek üzere arabalarımıza atlıyoruz. İş dönüşü biten benzini yenilemek için petrol istasyonlarına yöneliyoruz. Bu rutinin bir gün bozulacağını ve ihtiyaç duyduğumuz yakıtlara artık ulaşamayacağımızı düşünün. Hayat o zaman nasıl olurdu?
Kömür, petrol ve doğalgaz gibi yakıtlardan oluşan fosil yakıtlar yoğunlaştırılmış enerji kaynağı olarak yeraltından çıkarılır ve nakledilir. Fosil yakıtlı santrallerden yılda yüksek miktarlarda kükürt ve azotoksit gibi kirletici maddeler atmosfere yayılır. Kükürt ve azotoksitler, bitkilerin, nehir ve göllerdeki balıkların ölümüne sebep olan ve metal sanayi ürünlerine zarar veren asit yağmuruna yol açar. Bunlara ek olarak azotoksit, biyosferi ultraviyole ışınlardan koruyan ozon tabakasının incelterek insan sağlığı, ekolojik sistem ve dolayısıyla ekonominin büyük zarar görmesine neden olur.
Endüstriyel alanda, elektrik üretiminde ve ulaşımda yaygın bir şekilde kullanılan fosil yakıtların yanması ile güneşten yere ulaşan ve tekrar yükselen ışınlar dünyaya geri yansıyarak atmosferik sera etkisine yol açan karbondioksit salımı gerçekleşir. Bu miktar, 1990 yılında 0.6 milyar ton olarak belirlenmişse bile, 1998 yılında 5.5 milyar ton’a kadar ulaşmıştır. Türkiye’de fosit yakıt kullanımınından dolayı havaya salınan karbondioksit miktarı 2005 yılında 410 milyon ton, 2010 yılında ise 550 milyon ton olarak hesaplanmıştır.
İnsanların dünya üzerinde gerçekleştirdikleri aktivitelere bağlı olarak karbondioksit ve benzeri sera gazlarının atmosferdeki miktarlarının artması, bölgesel yağışlarda belirgin farklılık, deniz yüzeyinin 10-20cm arasında yükselmesi, hava ve okyanusların uzun süreli ortalama sıcaklığında artışlar, tropik bölgelerde buharlaşmanın artması ve buzulların erimeye başlaması gibi değişikliklere yol açmaktadır.
Fosil yakıtları kullanımının doğa ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi düşündüğümüzden çok daha fazla. Bunların en iyi bilinenleri iklim değişikliği, hava kirlenmesi, oksijen azalması, asit yağmurları, ozon tabakası delinmesi, ve petrol savaşları olsa da; fosil yakıtlardan dolayı havaya yayılan diğer gaz ve parçacıkların solunum yolları hastalıklarına, kanserlere ve erken ölümlere sebep olması ve termik santrallerin bazı nükleer tesislerden daha fazla radyoaktivite yayması da başlı başına bir sorundur. Bu yüzdendir ki fosil yakıtların mevcut rezervlerinin bitiyor olması insanlığın yıllardır kendi kendini zehirlemesinin sonu olabilir.
Azalan fosil yakıtları yenilenebilir enerji kaynaklarının ön plana çıkmasına fırsat yaratırken, yaygın olarak kullanıldıkları alanlarda alternatif tasarımların geliştirilmesini de mümkün kılmıştır. Bu yeniliklerin en güzel örneklerinden biri elektrikle çalışan makine ve bataryalardır. Güncel teknolojiyi en iyi kullanıma sokan alanlardan biri olan otomotiv sanayi sektörü, bu alanda üstüne düşen görevi yapmak adına elektrikli araç üretimine geçmiştir. Benzinin yanında elektrikle de çalışan otomobillerin yollara çıkmasının ardından tamamen aküyle çalışanlar ise yakın bir gelecekte insanların hizmetine sunulacak. Bu durumun akaryakıt istasyonlarının çehresini değiştirmesi beklenirken, planın ilk aşamasında benzin pompalarının yanında elektrik pompaları da bulunacak.
Elektrikli arabaların geçmişine biraz bakacak olursak, 19. ve 20. yüzyıllarda benzinin sağlayamadığı konfor ve kullanım kolaylığını kullanıcılarına sundukları için elektrikli arabalar tercih görmeye başlamışlardır. Ford gibi büyük şirketlerin de katkısıyla zamanla gelişen petrol altyapısı sayesinde benzinle çalışan arabaların üretim maliyetleri düşmüş, bu da satış fiyatlarına yansımıştır. Zaman içerisinde petrol ile çalışan arabalar elektrikli arabaların yaklaşık yarı fiyatına satılmaya başlanınca bu durum elektrikli arabalara olan talebin küçümsenemeyecek bir düşüş yaşamasına neden olmuştur. Bunun sonucu olarak 1930 yılına gelene kadar elektrikli arabalar Amerika başta olmak üzere tüm önemli marketlerden çekilmek zorunda bırakılmıştır.
Ancak zamanla gelişen çevre bilincine ve fosil yakıtların dünyada bilinen miktarlarının bitmekte olmasıyla yaşanan fiyat dengesizliklerine bir de benzinli otomobiller için gereken yakıtı tüketicinin karşılama yeteneğinin azalması da eklenince, elektrikli arabalara olan ilgi artmıştır. Araba sektörünün dünya genelinde 8 milyar ton ile küresel ısınmanın en büyük nedeni olan karbon emisyonunun yüzde onbeş (15%)'inden sorumlu olması, yenilelenebilir enerji kaynaklı alternatif çözümlerin daha cazip bir şekil almasını desteklemiştir. Bu fikrin insanlara sunduğu çevre duyarlı seçenekler bir kenara, yüksek başlangıç maliyetine rağmen bakım ve çalıştırma maliyetlerinin düşük olması ve gelişmiş ülkelerdeki hükümetlerin karbon emisyonlarının azaltılması ile ilgili çıkarmak üzere oldukları katı yasalar elektrikli arabalara olan talebi yükseltmeye yetmiştir.
Önümüzdeki hafta elektrikli arabaların bilinen örneklerine değinerek bu teknolojinin gelişimi ve yayılması için gerekli altyapıdan bahsedeceğiz.
Çise Ünlüer (19 Aralık 2010)
ciseunluer@hotmail.com
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment