Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...
18/06/2010
Organik Tarıma Giriş
Gerçek hayatta meydana gelen bir olaya ilginizi çekerek başlamak istiyorum. Kaplumbağa, kuş, tırtıl, ve tarlalarda barınan diğer böceklerin tarlanın sadece belli bir bölümündeki domatesleri yediklerini biliyor muydunuz? Peki bu kısmın, tarlanın tek kimyasal ve hormonlar kullanılmadan çalışılan alanı olduğunu?
Hayvanlar içgüdüsel olarak böyle bir ayırım yapabiliyorken, insanların nelerle beslenmek durumunda kaldığını düşünmek korkutucu! Bu duruma bir çözüm olarak geliştirilen organik tarım, tamamen doğal yöntemlerle, sanayi bölgelerinden uzak, kimyasal ilaç, suni gübre ve hormon kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı yapılan çevre dostu bir yaklaşımdır.
Esas amacı, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmak olan organik bitki yetiştirme sanatı, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekle birlikte, sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımının yasaklanması konularında yoğunlaşır. Bunların yanında, organik ve yeşil gübreleme, toprağın muhafazası, ve bitki direncinin artırılması gibi faktörler de gözönünde bulundurulmaktadır. Özetlemek gerekirse, organik tarım, bütün bu şartların kapalı bir sistemde oluşturulmasını önermekle kalmayıp, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir.
“Ekolojik tarım” olarak da bilinen organik tarımın amaçları arasında çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını kimyasalların olumsuz etkilerinden korumak; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden miktar ve kaliteyi muhafaza etmek; sağlıklı ve besin kalitesi yüksek ürünler elde etmek; küçük çiftçilerin güvenliğini, üretim döngüsü ya da gelir düzeylerini artırmak; genetik erezyonu önlemek; ve geç nesillerin sağlığını korumak gelir. Bu süreç boyunca gerçekleştirilen tüm işlemlerde yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak ve enerji tasarrufu sağlamak büyük önem taşır.
Ürünün miktarı yerine kalitesinin önemli olduğu anlayışına bağlı olan organik tarım yönteminde, tümüyle doğal metotlar kullanıldığı için uzun vadede toprağın verimi artmakta ve aynı zamanda ürün miktarında da artış sağlanmaktadır.
Günümüzde bilinçsizce kullanılan tarımsal ilaç ve gübrelerin, bitkisel üretimde miktar artışının yanında, kalitesiz ve insan sağlığını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olması, medyada yeterli ilgiyi görmediği gibi, halkımız da bu konuya gereken önemi vermemiştir. Sa¬nayileşmeden kaynaklanan çevre kirliliğinin de etkisiyle, soframıza gelen sebze ve meyvelerin doğallığı ve güvenilirliği neredeyse kalmamıştır. Ülkemizdeki kanser vakalarının artışında tarım ilaçlarının aşırı ve uygunsuz kullanımının payının ne kadar büyük olduğunu hiç düşündünüz mü?
Çarşı ve pazardan alınan sebze ve meyve örneklerinde, limitlerin üzerinde kimyasal miktarlarına rastlanmıştır. Bebekler ve çocuklar; erişkinlere göre, gıdalardaki kimyasallardan ve ilaç kalıntılarından dolayı gelişmekte olan sistem ve organlarına daha büyük yük bindiği için daha fazla risk altındadır. Alerji teşhisi konan bebeklerin beslenmelerine geriye dönüp bakıldığında, alerji sebebinin gıdanın kendisi değil, gıdalardaki kimyasal kalıntıları olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenden dolayı, özellikle bebek ve küçük yaştaki çocukların organik ürünlerle beslenmesi ileriki yaşlardaki yaşam kaliteleri açısından önemidir.
Alerjilere ek olarak, ticari ve kar amaçlı üretilen besinlerdeki sağlığa zararlı kimyasallar, özellikle çocuk ve gençlerde hormonal bozukluklara, kavrama ve öğrenme geriliğine yol açarken, kansere karşı da yatkın olmalarına neden olmaktadır. Diğer taraftan, tam olarak olgunlaşmadan toplanan ticari meyve ve sebzeler besin değeri açısından düşüktür. Normallerine kıyaslandığı zaman, organik ürünler, doğal besin içeriği açısından daha zengindir. Bu sonuca ulaşmak için organik tarımla üretimin ilk aşamasından son adımlara kadar gerçekleştirilen tüm işlemler kontrol altında tutulur ve sertifikalandırılır. Kontrol ve sertifika işlemleri organik tarımın en önemli basamaklarından biridir. Organik üretim yapılmasının bağımsız yetkili kuruluşlar tarafından denetlenme ve sertifikalandırılma sistemi, ürünün ekolojik standartlara göre üretildiği, işlendiği ve paketlendiğinin garantisidir. İzlenebilir olmasından dolayı, raftaki üründen, hammadde ve üreticiye kadar her aşamasının güvenliği yüksek düzeydedir.
Organik yiyeceklerde herhangi bir kimyasal ilaç bulunmadığından, kimyasal gübre fiyatlarındaki dalgalanma organik ürünlerin üretim veya satış fiyatlarını etkilemez. Ülkemizde organik ürün üretimi ve buna bağlı olarak tüketici sayısı arttığı takdirde kendimizin ve sevdiklerimizin hastalık risklerini azaltarak sağlığımızı korumuş; toprak, hava, ve su kalitesini her zaman belirli bir seviyenin üzerinde tutulmasına katkıda bulunmuş; toprağın bünyesindeki canlı ve organik madde miktarını arttırarak zenginleşmeyi sağlamış; ve toprak erozyonunu önlemiş olacağız. İnsan sağlığı ve doğal kaynakların korunması üzerindeki faydalarına ek olarak, ekolojik tarım modeli, özel bir bilgi donanımı istediğinden ülkemizin yetiştirdiği ziraat mühendislerimiz için yeni bir istihdam sahası yaratabilir.
Ekolojik tarım, geleceğin ihtiyaçlarına yönelik görüşlere dayanan, dikkat, bilgi ve özveri gerektiren bir yetiştirme şeklidir. Bu sebeple, gerek çiftçilerin, gerekse çiftçi kuruluşu yöneticilerinin üzerine düşen görev, doğayla uyumlu böyle bir tarım çeşidiyle üretim gerçekleştirilmesi için zihinsel dönüşümü mümkün kılmak ve gerekenleri yapmaktır.
Çise Ünlüer (20 Haziran 2010)
ciseunluer@hotmail.com
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment