Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...
10/06/2011
Biomimetri ile Gelen Yenilikler
Geçtiğimiz hafta, insanlığın günlük hayatta karşılaştığı sorunları, doğadaki beceri, sezgi, ve bilmi kullanarak, başka bir deyişle doğaya dönerek, çözme sanatı olan biomimetriden bahsetmiştik. Bu hafta, biomimetrinin ışık tuttuğu farklı alanlardaki ürün ve projelerin insanların hayat kalitesini nasıl arttırılabileceğine değineceğiz.
Hepimiz bilgisayarlarımızı enfekte ederek birçok soruna neden olan virüslerin nasıl çalıştığının farkındayız. Bu vüruslerin yarattıkları sorunlara çözüm getirmek amaçlı olarak, karıncalardan yola çıkarak bilgisayarlarımızı koruyacak metodlar geliştiren bilgisayar güvenliği uzmanları, karıncaların birbirleri ile yardımlaşarak sağladıkları çoğunluk gücüyle düşmanlarıyla savaşmasını örnek alarak bilgisayarları koruyacak olan “dijital karıncalar” geliştiriyorlar.
Tavus kuşları, çiftleşme döneminde veya tehdit ile karşı karşıya kaldıklarında, kuyruklarında bulunan "telek" adlı rengarenk tüylerini açıp, inanılmaz bir renk gösterisi ortaya koyarlar. Ancak tavus kuşunun tüyleri gerçekte renkli olmamakle birlikte yalnızca kahverengi renk pigmentlerinden oluşur. Normalde kahverengi olan bu tüylerin birbirinden göz alıcı renklere dönüşmesinin arkasındaki sır, kuşların tüylerinde bulunan keratin proteinin güneş ışığını çeşitli şekillerde kırıp yansıtması ve böylece o kahverengi tüylerin, göz kamaştırıcı renkler almasıdır. Bunu gözlemleyen bir Japon bilim adamı, biomimetri kullanarak, tavus kuşunun sahip olduğu bu yeteneği, trafik ve okul ikaz levhalarına aktarıyor ve yeniden kullanılabilmesinin yanında toksik olmayan, tamamen ışığın yansıması ile renk kazanan levhalar üretiyor. Norveçli başka bir bilim adamı ise bu bilgiyi, bilgisayar ekranlarındaki renklerin ışık yoluyla, düşük enerji ile üretilmesi için kullanıyor.
Başka bir örnek ise bir tür kertenkele olan ve herhangi bir yüzeye kolayca tırmanıp; kaymadan, düşmeden, farklı yüzeylere asılı kalabililen Geko’lar. Bu kertenkeleler, asılı kalmalarını sağlayacak herhangi bir yapışkan ya da vakum kullanmak yerine, tırmandıkları yüzeye düşük seviyede statik elektrik uygulayarak o yüzeyde düşmeden, kaymadan durmayı başarabiliyorlar. Kumaş üreten şirketler bu noktadan hareket ederek, yüzeye statik elektrik ile tutunabilen, sandalye, ve koltuk yüzleri üretiyor.
Amerika’nın Ohio eyaletinde yapılan araştırlmalar sayesinde nilüfer yaprağının üzerinde su tutmaması özelliğini örnek alarak, kendi kendini temizleyen camlar geliştirildi. Nilüfer yaprağının “hidrofobik” özelliği yaprağın üzerinde bulunan metrenin birkaç milyonda biri boyutundaki pürüzler sayesinde sağlanıyor. Nanoteknolojinin bir mucizesi olarak düşünülen bu camların aslında doğanın bir mucizesi olması hiç de şaşırtıcı değil!
Askerlerin kullandığı kasketlerin kaplumbağa kabuğundan, veya askeri alanda kullanılan helikopterlerin helikopter böceğinden esinlenilerek tasarlandıklarını çoğumuz biliyoruz. Buna benzer bir tasarım deniz altarının çalışma prensibinde de ele alınmış ve kum balığının solungaçlarına su alarak batma, aldığı bu suyu boşaltarak yüzeye çıkma eylemi kullanılmıştır.
Günümüzde biomimetri, enerjiden sağlığa kadar uzanan geniş bir yelpazedeki sektörlerde gerçekleşen yenilikler için ışık tutuyor. Biomimetri, canlıların, en iyi, en başarılı olduğu uzmanlık alanlarını, günümüz ürün ve projelerine uygulayarak insanların hayat kalitesini arttırmayı hedefliyor. Yukarda verdiğimiz örnekler ve daha birçoğu doğayı gözlemleyerek ondan öğrendiklerimizde yaratabileceklerimizin sınırı olmadığının bir göstergesi! Özellikle yenilenebilir enerji ve teknoloji konularında yapılan yenilikçi tasarımlarda, doğanın bilim adamlarına ve araştırmacılara ışık tutacağı kesin.
Çise Ünlüer (12 Haziran 2011)
ciseunluer@gmail.com
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment