Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Grönland'ı kaplayan dev buz tabakasının 8 Temmuz'dan başlayarak 4 gün boyunca beklenmeyen bir biçimde eridiğini tespit etti. Uzun senelerdir bütünlüğünü koruyan bu buz tabakasının aniden erimeye başlaması gerçekten ürkütücü bir haber. Üstelik bu erime sadece bir noktada değil ne yazık ki. Adanın hemen her yerinde görülen erimenin bazı bölgelerde yüzde doksan yedi (97%)'ye kadar ulaştığı görülmüş. Son 30 yılda uydular tarafından tespit edilen en büyük erime oranı yüzde elli beş (55%) olarak belirlenmiş. Durum böyle olunca 97%’lik erime ister istemez ürkütücü bir etki yaratıyor.
Erimenin doğal bir olaydan mı yoksa küresel ısınmadan mı kaynaklandığı henüz bilinmemesine rağmen geçtiğimiz ay Grönland'ın kuzeyindeki Petermann Buzulu'ndan yaklaşık 120 kilometrekare büyüklüğünde bir buz parçasının kopmuş olması bu problemin küresel ısınmaya bağlı olarak normalden çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşiyor olabileceğini destekliyor.
Durum bu olunca, geleceği görüp buna göre gereken adımları atmada her zaman bir adım önde olan gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalardan da bahsetmek gerekiyor. Bunlardan biri İngiltere'de kurulan ve binden fazla evin elektrik ihtiyacını karşılayacak olan ülkenin en büyük güneş tarlası. 1800 güneş panelinin bir araya gelmesi ile önceden tarım için kullanılan bir araziye kurulacak olan güneş tarlasının etrafı tamamı ile ağaçlarla çevrilmiş durumda. Bu girişim İngiltere’nin yenilenebilir enerji alanındaki en etkili adımlarından biri olarak belirtiliyor.
Güneş enerjisi alanında bir diğer güzel gelişme İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğrencileri tarafından tasarlanan güneş arabası SOCRAT (Solar Car Racing Team). TÜBİTAK 2012 Alternatif Enerjili Formula Araç Yarışları'nın G-Güneş Arabaları Kategorisi'nde 4'üncü kez Türkiye birincisi olan İÜ takımı, 16 Ekim 2011'de Avusturalya'da yapılan Dünya Şampiyonası Veolia World Solar Challenge'ı da 8’incilikle tamamladı. Tasarladıkları güneş arabasına ek olarak İstanbul Üniversitesi bu yıl ilk kez Hidrojen Enerjili Arabalar kategorisinde de yarışarak en iyi tasarım ödülünü alan ''Hidroist'' adlı araçları ile yarışmayı 7’nci olarak tamamladı.
TÜBİTAK tarafından düzenlenen Alternatif Enerjili Formula Araç Yarışları, alternatif enerji kaynakları konusunda toplumsal duyarlılığı arttırmak ve üniversite öğrencilerinin fikirlerini üretime geçirebilmelerine imkan sağlamak amacıyla 2005 yılından bu yana düzenleniyor. Güneşten yararlanan bir teknoloji geliştirmenin çok daha ötesinde bir takım çalışması ve birikiminin sergilenmesini mümkün kılan bu yarışlar sayesinde ortya çıkan teknoloji ve tasarımların kısa zamanda günlük hayatta da kullılması tasarlanıyor. Özellikle güneşten elde edilen enerjinin veriminin arttırılması ve depolanması alanında yapılan çalışmalar arttıkça güneşi enerjiye çevirme yolundaki engellerin kalkması ve insanlığın kullanımına uygun halde getirilmesi an meselesi.
Yenilenebilir enerjilerin esas kaynağı olan güneşin manyetik etkenliğinin gittikçe tırmandığını ve yükseldiğini, ve 2013 yılının ortalarında ise bu seviyenin maksimuma ulaşacağını öne süren bilim adamları her ay bir büyük güneş patlaması yaşandığına dikkat çekiyor. Günlük hayatı etkilemediği için medyada haber değeri olmayan bu olaylar aslında gelecekte hayatımızın değişmesine neden olabilir. Özellikle gittikçe sayı ve boyut olarak büyüyen güneş lekelerini ele alacak olursak, güneşin dünyaya bakan yüzeyinde, güneş lekesinde büyük bir patlama oluştuğu zaman bu patlamalardan meydana gelen malzemelerin 48 saat içinde dünyaya ulaştığı biliniyor. Bu olaylardan yaklaşık 10 milyar ton madde uzaya saçılıyor ve dünyaya kadar gelebiliyor.
Tabii bu maddelerin dünyaya ulaşma yolunda atmosfere zarar vererek deformasyonlara neden oldukları da bilinen bir gerçek. Bu alanda çalışmalar yapan araştırmacılar, gökyüzünde birbirine paralel olarak görülen bulutların aslında atmosferdeki dalgalardan oluşan yapılar olduklarını, yani bu deformasyonlar sonucu ortaya çıktıklarını belirtiyor. Her ne kadar da sık sık dile getirilmese de, güneş patlamalarının şiddeti arttıkça, bunun insanlık üzerindeki etkileri konusunda uzmanların endişeleri gittikçe artıyor. Çünkü patlamarın artan şiddeti ile dünyanın manyetik alanında yaşanan zayıflamalar meydana gelen yüklü parçacıkların yeryüzüne kadar inmesi için gereken ortamı sağlayabilir. Bu durumda meydana gelecek olan deri kanseri ve benzeri hastalıkların sayısı gittikçe artabilir. Örneğin deri kanserinin normalden sık rastlandığı kutup bölgelerinde durum böyle. Bu bölgelerde gittikçe genişleyen ozon deliğinden sızan parçacıklar daha büyük oranlarda yeryüzüne ulaşıp insan sağlığını tehdit ediyor.
Bu alandaki en büyük edişelerden biri ise şiddeti gittikçe artan patlamarların bir gün elektronik aletlerin çalışma sistemlerini etkileyerek günlük hayatta büyük rol oynayan bu sistemleri tamamı ile çökertebileceği. Bunun bir örneği güneş patlamalarından etkilenen bir bölgedeki elektriğin ve haberleşmede kullanılan telefonların aniden çökerek hayatın durması. Tabii insanlık bu konuda duyarsız kalmıyor. Dünyanın etrafında dönen binlerce uzay aracı ve uydu dünyadaki sistemleri olası güneş patlamalarından korumak için tasarlanmış. Ancak yine de hasarlar çıkabiliyor. Hatta güçlü bir güneş patlamasının dünyadaki tüm elektronik sistemleri çökerterek medeniyetin sonunu getirebileceğini düşünenler bile mevcut.
Çise Ünlüer (12 Ağustos 2012)
ciseunluer@gmail.com
No comments:
Post a Comment