Geçen yıl
bugün Japonya’nın kuzeydoğusundaki okyanus açıklarında 8.9 büyüklüğünde meydana
gelen deprem ve arkasından etkili olan tsunami, pek çok can ve mal kaybına ve
binlerce insanın evsiz kalmasına neden oldu. Japonya gibi depreme hazırlıklı
bir ülke için bile muazzam bir güce sahip olan deprem, başkent Tokyo da dahil
olmak üzere geniş bir bölgeyi etkiledi. Depremden sonra oluşan dev dalgalar
Miyagi ve Fukuşima bölgelerini vurdu ve birçok yerleşim yerini yerle bir etti.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bölgedeki nükleer santrallerin iki reaktöründeki
soğutma sistemleri bozuldu ve tesislerdeki ısıyı düşürebilmek için deniz suyu
pompalandı. Santrallerdeki bu sorundan etkilenen insanlar normallerin üstünde
radyasyona maruz kaldı. Japonya halen bu sorunlarla baş etmeye çalışıyor.
Ülkelerindeki bu sorunu daha
iyi anlamak için Cambridge Üniversitesi’nde doktora yapan 4 Japon arkadaşımın
bu konudaki görüşlerini almaya çalıştım. Deprem anında Tokyo’da olan Ken
Koyanagi ve araştırmalarına Cambridge’de devam eden Shun Uchida, Kei Yamamoto ve
Takaaki Kobayashi ile geçtiğimiz yıl ülkelerini derinden sarsan doğal afetler
ve insan kararlarıyla ilgili görüşleri üzerine yaptımığımız konuşma hem
bilgilendirici hem de göz açıcıydı.
Siz ve yakınlarınız meydana gelen deprem ve nükleer krizden nasıl etkilendiniz?
Ken: Öncelikle
söylemek isterim ki Japonlar deprem, tayfun ve volkanik patlamalar gibi doğal
afetlere hazırlıklı bir toplum. 11 Mart’ta meydana gelen deprem sonrası trenler
çalışmadığından Tokyo halkı kilometrelerce yürüyerek evlerine ulaşmak durumunda
kaldı, radyasyon korkusu olan birkaç aile ülkenin batı kıyılarına doğru yola
çıktı.
Shun: Ailem
Tokyo’nun 40 km doğusunda kalan Chiba bölgesinde yaşıyor. Deprem sırasında
Tokyo’da olan annem tren ulaşımının durması ile hemen bir bisiklet satın alarak
eve kadar bu şekilde geldi.
Kei: Annem
depremden sonra nükleer santrallerde çıkan sorunlardan dolayı enerji sıkıntısı
çektiklerini ve enerji tasarrufu yapmaya başladıklarını bildirdi.
Takaaki: Nükleer santrallerden yeterince uzak bir konumda yaşadığımız için pek
etkilendiğimiz söylenemez.
Fukushima’da deprem ve arkasından
gelen tsunamiden sonra hayatta kalan insanların devletten yeterli desteği
gördüğünü düşünüyor musunuz?
Ken: Kesinlikle
düşünmüyorum. Devlet olaydan etkilenenlere verilecek olan tazminatlarla ilgili
herhangi bir yasa geçirmemiş, depremden sonra evsiz kalan insanları güvenli
noktalara taşımakta gecikmiştir.
Shun: Yeterli
duygusal desteğin verilmediğini düşünüyorum. Bunu zamanla travma sonrası stres
bozukluğu yaşayan kişilerin sayısında artış oldukça daha net göreceğiz.
Kei: Devletimizin
genelde böyle olaylardan etkilenenlere gerekli yardımı yaptığına inanıyorum.
Takaaki: Bu uzun süreli bir sorun olduğundan zamanla daha iyi anlayacağız.
Sizce kısa zaman içinde Japon’ya için herşey normale
dönecek mi? Bu büyük felaketten sonra gelecekte neler değişecek?
Ken: İnsanlar bu
olayı İkinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgimizle kıyaslıyorlar. Çok çalışıp herşeyi
tekrardan yapacağız ama insanların olanları unutması ve korkularından tamamen
kurtulması imkansız.
Shun: 1995’te
meydana gelen Kobe depremi sonrası tüm şehrin tekrardan inşaa edilmesine rağmen
halen birçok finansal sorun yaşanmaktadır. Tsunami’nin vurduğu bölgelerde de
finansal sorunların devam edeceğini düşünüyorum ancak insanlar zamanla normale
dönecek, savaş sonrası zamanlarda olduğumuz gibi daha güçlü olacağız.
Kei: Önümüzdeki on
sene içinde yıkılan yapıların tekrar yapılacağını düşünüyorum ancak radyasondan
etkilenen bölgeler gittikçe boşaltılacak ve terk edilecek.
Takaaki: Ekonominin ve insanların zamanla toparlayacağına ve normale döneceğine
inanıyorum.
Hayatlarımız gittikçe daha fazla enerjiye bağımlı hale
geliyor. 11 Mart öncesi hiçbir şekilde yakıt ve enerji sorunu yaşamayan
Japonlar, bu durumun sağladığı rahatlıkla kullandıkları enerjinin nerden
geldiğine önem vermemeye başladılar. Sizce bu durum 11 Mart’ta nükleer
santrallerde yaşanan sorunlar sonrası değişmiş midir? İnsanların artık
kullandıkları enerjinin kaynağı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğuna
inanıyor musunuz?
Ken: Herkes
nükleer enerjiye olan bağımlılığımızın farkındaydı ama yine de tsunami sonrası
çıkan olaylarda bu bağımlılığın boyutlarına hepimiz şaşırdık. Ancak Japonya’da
yeterli doğal kaynak bulunmadığından dolayı nükleerden hemen vazgeçmek zor
olacak.
Shun: İnsanların
artık bu konuda daha bilinçli olacaklarına inanıyorum. Geçen yıl yaşanan
tsunami sonrası hayatlarında ilk kez elektrik kesintisi yaşayan Japonlar artık
enerjinin nerden geldiğini ve nasıl kullanılması gerektiğinin farkında.
Kei: Japon’ya da
enerji hiçbir zaman ucuz olmadı. Eğitimli kısmın nükleer ve başka ülkelerden
ithal edilen petrola olan bağımlılığımızın farkında olmasına rağmen hayat
kalitemizi etkilememek için bile bile kullanmaya devam ediyoruz.
Takaaki: Evet çoğu insanın bu konudaki farkındalığının arttığına inanıyorum.
Deprem ve TEPCO (Tokyo Electric Power
Company)’nun nükleer kazasının insanların gelecekte kullanmak isteyecekleri
enerji konusunda görüşlerini değiştirdiğini düşünüyor musunuz?
Ken: Yaşanan
olaylar insanların nükleere olan bağımlılığımızı farketmesine neden olmuştur
ancak doğal kaynaklarımız olmamasından dolayı yapılan nükleer yatırımlarından
nasıl vazgeçeceğimiz ve özellikle yaz aylarında artan enerji ihtiyacımızı nasıl
karşılayacağımız net değildir.
Shun: Bugüne kadar
elektrik kesintisi yaşayacağımızı hayal bile etmememize rağmen bunun mümkün
olabileceğini hepimiz gördük. Bir kısım enerji üretimi için kömür kullanımına
geçilmesi söz konusu oldu ancak karbondioksit salınımları açısından iyi bir
seçim olmayacağını hepimiz biliyoruz. Rahat hayatlarımızdan vazgeçmek ve
karbondioksit salınımına neden olmak arasında bir seçim yapmamız gerekiyor.
Kei: Yaşananlar
öncesi nükleer enerjiyi destekleyen insan ve politikacıların bu konudaki
görüşlerinin artık değişeceğine inanıyorum.
Takaaki: TEPCO’ya olan tepki artmıştır ve halkın gelecekte yapılması planlanan
yeni nükleer santrallerin kurulmasının önüne geçeceğine inanıyorum.
Nükleer enerji santralleri
hakkında olan kaygılarımız doğrultusunda bu konuda neler yapılabilir?
Ken: Dünyada çoğu
ülkenin Japonya’nın yaşadığı kadar fazla doğal afetlerle yüzleşmek zorunda
kalmadığını hatırlatmak isterim. Halkı bunlara hazırlamak için gerekli
çalışmalar yapılmaktadır.
Shun: Japon
halkının zamanla nükleere olan korkusunun tekrardan azalacağını ve nükleer
santrallerin çalışmaya devam edeceğini düşünüyorum. Hiroshima ve Nagasaki’de
yaşayan insanların daha önceleri nükleer santrallere karşı çıkmalarına rağmen
bu gözardı edilerek santraller yapılmaya devam edilmişti. En azından bu yaşanan
olaylar sayesinde yeni inşaa edilen santraller daha güvenli olmak durumunda.
Fukushima’daki santralde yaşanan olay, tsunami yüzünden bozulan soğutma
sistemlerinin devre dışı kalması ile içerideki sıcaklığı çıkaracak bir yol
arayışından kaynaklandı. Burdan çıkarılan ders ülkenin geri kalanındaki nükleer
santrallerde uygulanacak ve herhangi bir acil durumda kullanılmak üzere
kurulacak ekstra soğutma sistemleri planlanacak.
Kei: Halkın
kendinin yapabileceği çok birşey yok. Yıkılan santralleri oldukları gibi
bırakmak durumunda kalacğız.
Takaaki: Yaşanan kazanın esas olarak eskiyen ekipman ve kötü yönetimden
kaynaklandığını düşünüyorum. Kazadan zarar gören nükleer santrallerin tekrardan
normale döndürülmesi veya güvenli bir şekilde tamamen ortadan kaldırımlası için
gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Önümüzdeki 30 yıl
içerisinde Japonya’nın toplam enerji kullanımında nükleerin oranı artmalı yoksa
azalmalı mıdır?
Ken: Biraz
azalmalıdır. Ancak söylemem gerekir ki ben nükleer santrallerden tamamen
vazgeçilmesi gerektiğini düşünen insanları desteklemiyorum. Çünkü bugün birçok
işyeri bu santrallerden sağlanan enerji ile işlem görüyor. Nükleerin ortadan
kaldırımlası ekonomiyi yakından etkileyecektir. Bunun yerine yavaş yavaş
nükleer enerji kullanımını azaltmalı, ve zamanla bu kaynaklara olan
bağımlılığımızı nerdeyse sıfıra indirmeliyiz.
Shun: Biraz
azalmalıdır ama gerçekte fazla bir değişikliğin olacağına inanmıyorum. Hem enerjiyi
kullanmak istiyoruz hem de aynı anda küresel ısınmaya neden olmak istemiyoruz.
Japon halkının hayatını büyük bir oranda değiştirmesini beklemek zor. Bundan
dolayı 5-10 sene içinde nükleere tam gaz geri döneceğimizi düşünüyorum. Ama
yine de aynı olayların tekrarlamaması için yeterli güvenlik önlemleri alınmalı.
Kei: Alıştığımız
yaşam standartlarının devamı için ne yazık ki nükleer enerji kullanımının
artması gerekiyor. Yabancı ülkelerden ithal ettiğimiz ve gittikçe artan petrol
talebimiz de unutulmamalıdır. Nükleer santrallerde yaşadığımız hatalar,
normalde sürdüğümüz rahat hayatlar için ödediğimiz bir bedel.
Takaaki: Biraz artmalıdır.
Yaşananlardan sonra sizce
günlük hayatta kullandığımız toplam enerji miktarını mı azaltmalıyız yoksa bu
talebi karşılamak için güvenilir yenilenebilir enerji kaynaklarına mı
yönelmeliyiz?
Ken: Her kisi de
- hem kullandığımız enerji miktarını azaltmalı hem güvenilir yenilenebilir
enerji kaynaklarına yönelmeliyiz. Ancak bugüne kadar nükleer enerjinin
sağladığı enerji miktarına yakın bir enerji sağlayan yöntemle
karşılaşmadığımızdan başka kaynakların devreye sokulması zaman alacak.
Shun: İhtiyaç
duyduğumuz enerjiyi azaltmak önemli. Japonya’da elimize ulaşan enerjiyi
düşünmeden kullanıyoruz. Örneğin çoğu şehir 24 saat canlı, büyük şehirlerde
çoğu mağaza 24 saat açık, her iki adımda bir atıştırmalık yiyecek satan
makineler bulunuyor. En başta bunların sayısı azaltılabilir.
Kei: Kullandığımız
enerji miktarını azaltmak kesinlikle daha mantıklı olacaktır ancak bunu
gerçekleştirmek o kadar kolay değildir. Japonya için nükleer enerji dışında
hiçbir enerji kaynağının toplam enerji talebini karşılayabileceğini düşünmüyorum.
Takaaki: Bence her iki yaklaşım da mümkün. Günün sonunda kullandığımız enerji
miktarını azaltabilir, güvenli yollardan elde ettiğimiz enerjiyi saklamanın
yollarını bulabiliriz.
Nükleer enerjinin tam
anlamı ile güvenilir olmadığının kanıtlanmasından sonra, Japonya’da hangi tür
yenilenebilir enerji kaynakları kullanılabilir?
Ken: Jeotermal
enerjinin en iyi seçenek olduğuna inanıyorum. Güneş enerjisi de iyi bir opsiyon
ancak güneş panallerinin yüksek maliyeti ancak devletten gelecek yardımlarla aşılabilir.
Bu konuda Almanya iyi bir örnek.
Shun: Keşke bunun
doğru bir yolu olsa. Her şekilde farklı enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekir.
Kei: Bir fizikçi
olarak pek başka bir alternatif olduğunu düşünmüyorum.
Takaaki: Doğal gaz iyi bir opsiyon olabilir. Güneş ve rüzgar gibi temiz olduğu
düşünülen enerji türleri sabit bir enerji miktarı sunmadıklarından tek
başlarına kullanılmamalıdırlar.
Çise Ünlüer (11 Mart 2012)
ciseunluer@gmail.com
ciseunluer@gmail.com
No comments:
Post a Comment