Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...
21/09/2012
Güzelleşmenin Bedeli
Güzelleşmek isterken sağlığınızdan olmak istemiyorsanız bu yazı ilginizi çekebilir.
Dünyanın neresinde olursa olsun, tüm bayanların ortak ilgi alanlarından biri olan kozmetik konusunda yeterince kafa yorduğumuz kesin. Ancak acaba hergün vücudumuza temas eden bu maddeleri seçerken doğru noktalara yoğunlaşıyor muyuz? Bugün piyasada olan binlerce ürün arasından en güzel kokulusunu, cildi en pürüzsüz yapanını, saçları en çok parlatanı, ya da kırışıklıkları en iyi ortadan kaldıranı seçmeye çalışıyoruz. Bu süreç boyunca çoğu zaman sadece hayal satmaktan ileriye gitmeyen reklamlardan ya da kulaktan dolma bilgilerle yöneldiğimiz kozmetik ürünler, aslında birbirinden renkli ve dikkat çekici paketlerde sunulan türlü zehirden ibaret.
Bunun bir abartı olduğunu düşünenler için hemen kısa bir özet geçeyim: Aralarında ünlü markaların da bulunduğu parfüm, pudra, far, göz kalemi ve ruj gibi birçok üründe arsenik, kurşun, civa, nikel ve selenyum gibi gerçekten zararlı kimyasallar bulunuyor. İşin daha tehlikeli olan kısmı, dünyanın her yerinde yaygın bir şekilde kullanılan bu ürünlerin yeterince denetlenmemesi!
Aslında mantıklı bir şekilde düşünecek olursak, kendi seçimizle tükettiğimiz kozmetik ürünlerin herdeyse hiçbiri kullanmaya mecbur olduğumuz bir ilaç değil, “olmazsa olmaz” hiç değil! Bu yüzden mümkün olduğu kadar bu ürünlerden uzak durmakta yarar var. Özellikle genç yaşlarda başlanılan kozmetik ürün kullanımı ilerki yaşlarda tehlikeli sonuçlara neden olabilir.
Tehlikesini öğrendik, şimdi çözüm yollarından bahsedelim. Bu konuda en iyi çözüm bu ürünlerin bazılarından tamamen vazgeçmek olsa da, modern hayatta bunun çok da gerçekçi olmadığını biliyoruz. Çünkü daha parlak saçlar veya daha genç görünen bir cildi kim istemez ki? Ancak bu, kozmetik ürünlerine gözümüz kapalı güvenebileceğimiz anlamına gelmiyor.
Her konuda olduğu gibi bu alanda da atılacak ilk adım bilinçlenme. Tercih ettiğiniz kozmetik ürünlerinin içlerinde ne olduğunu muhakkak okuyun, tehlikeli olanlarını tespit edin. Elinizdeki üründe arayacağınız ilk özellik kokusuz olması. Çünkü unutmayın, bir ürünün kokusu ne kadar güzelse tehlikesi de o kadar yüksek olabilir. Kozmetik ürünlerin çoğunda “koku” diye geçen madde, yüzlerce farklı tehlikelerde kimyasal maddenin karıştırılmasından ortaya çıkıyor. Yani koklamaktan vazgeçemeyeceğiniz güzellikteki birçok krem, sabun, ve parfümler hormonal değişikliklere ve çeşitli alerjilere neden olan kimyasalları içeriyorlar.
Kozmetik ürünlerinde sıkça rastlanan ve kanserojen olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış olan “phtalates” ve “parabenler” de dikkat edilmesi gerekenlerin başında geliyor. Nerdeyse tüm makyaj malzemeleri, kremler, saç spreyi ve şampuanlarda bulunan bu ürünler, hormon dengelerini bozarak kansere neden olmakla kalmıyor, gerçekte cildin erken yaşlanmasına bile neden olabiliyor.
Dikkat etmemiz gereken kimyasallar bunlarla sınırlı değil, ne yazık ki. Özellikle sert kimyasalların günlük hayatta kullanılan temizlik ürünlerine çevrilebilmesi ve insan cildinde rahatsızlığa neden olmaması için kullanılan “1,4 dioxan” vücutta zamanla birikerek ölümcül hastalıklara neden oluyor. Bu maddelerden korunmak için ürünlerin içindekiler listesini bilinçli şekilde okuyarak etoksilasyona işaret eden anahtar kelime veya kelime eklerini belirleyebiliriz. Bunlardan sonu “myreth/miret”, “oleth/olet” “laureth/lauret” veya genel olarak “eth/et” ile biten kelimeler, PEG, “polyethylene/polietilen”, “polyethylene glycol/polietilen glikol”, “polyoxyethylene/poli oksi etilen”, veya “oxynol/oksinol” şeklinde belirtilen içerikler, o ürünün 1,4 dioxan içerdiğinin göstergesi.
Gel gelelim “sodyum sülfat”a. Ürün içeriklerinde gördüğünüz “sodium laurly sulfate” (SLS) şeklinde geçen, ve dişmacunları ve şampuanlarda bulunan köpürtücü özelliğe sahip bu kimyasal, kanıtlanmış bir karsinojen olmasına rağmen halen kullanılmaktadır. Üzerlerinde “sülfatsızdır”, ya da “SLS free” (SLS yoktur) ibaresini gördüğünüz ürünleri tercih etmek bu kimyasaldan korunmak için iyi bir seçim olacaktır.
Son olarak son zamanlarda sıkça kullanılan anti-bakteriyel ürünler, dişmacunları, ve deodorantlarda bulunan “triclosan” gerçekte cilde zarar veren ve günlük kullanıma uygun olmayan bir madde olarak biliniyor. Günümüzde bu maddeyi içermeyen ve daha doğal seçimler sunan alternatif ürünleri tercih etmek mümkün.
Ürün seçimlerinde aklımızda bulundurmamız ve uzak durmamız gereken kimyasalları sıraladık: Koku, phtalates, parabenler, 1,4 dioxan, sodyum sülfat, ve triclosan. Mümkün oldukça doğal veya sertifikalı organik ürünlere yönelmek bu konuda alınacak en basit önlemlerden biri. Ülkemize de bu ürünlerin yaygın olarak getirilmesini ve mümkünse üretilmesini talep edelim.
Çise Ünlüer (23 Eylül 2012)
ciseunluer@gmail.com
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Çok önemli bi toplumsal yara bu,tespitlerize katılmakla beraber,ifade yeteneginize hayranım.blogtan daha ileriye taşımalısınız bence bunu,mahsuru yoksa alıntı yaparak paylaşmak isterim.
ReplyDelete