Geride bıraktığımız 2010 yılında meydana gelen çevre olaylarına ne kadar dikkat ettik? Yaşananlardan ne kadar ders aldığımız ve öğrendiklerimizin bundan sonra karşılaşacağımız olaylar karșısında bize ne kadar yardımcı olacağı tamamı ile bizim elimizde.
Bizi direk olarak etkilemediğini düșünsek bile, meydana gelen her çevre felaketi, içtiğimiz sudan soluduğumuz havaya kadar dünyadaki varlığımızın devamı için gerekli olan tüm faktörleri tehlike altına sokuyor. Gelin 2010 yılında dünyanın karșılaștığı ve hayatlarımızda etki bırakan olayları yakından inceleyelim.
2010 yılında akıllarda yer bırakan olayların çoğu, iklim felaketlerinin her geçen gün artan bir sıklıkla yașandığının gerçek bir göstergesi. Ancak șanslıyız ki, küresel ısınma ve iklim değișikliği konularında insanlığın farkındalığı ve çözüm üretme yolunda gösterdiği çaba daha önceki yıllara kıyasla artmaktadır.
Amerika Birleșik Devletleri 2010 yılının Nisan ayında, Amerika’nın tarihindeki en kötü çevre felaketi olarak adlandırılan bir petrol felaketiyle sarsıldı. Meksika Körfezi’nde İngiliz petrol devi British Petroleum (BP)'ye ait petrol platformu inflak ederek sulara gömüldü. Kaza 11 işçinin ölümüne neden olmakla birlikte, yaklaşık 5 milyon varil petrolün körfeze yayılmasıyla sonuçlanmıștı. Kazanın BP’ye maliyetinin sekiz milyar doları geçmiș olması ne kadar yıkıcı duyulsa da, petrole bulanmış tüyleri yapışmış pelikanlar, olușan katran tabakaları, ve kıyılara vurmuş ölü balıkların görüntüleri kesinlikle unutulacak gibi değil. Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı’na göre sızıntının deniz yaşamı üzerindeki uzun vadeli etkileri henüz bilinmiyor ve bu etkilerin 20 yıl sonra bile devam edebilmesi mümkün. Aynı şekilde, sızıntıyı önlemek için kullanılan kimyasal maddelerin Meksika Körfezi'ndeki besin zincirine verdiği zararın boyutu da bilinmiyor. Bu eşi benzeri görülmeyen sızıntı hem kıyıdaki hem de uzak denizlerdeki ekosistemleri etkilemiștir.
2010 yılında dünyanın birçok yerinde sıcaklık rekorları kırıldı. Bunlardan en dikkat çekeni Pakistan'da sıcaklığın gölgede 53 derecenin üstüne geçmesi oldu. İklim değişikliği kaynaklı olarak, Pakistan’da İndus nehri normal hacminin 40 katına çıkarak taştı. Bu durum Pakistan için felakete yol açarak ülkenin beşte birinin sulara gömülmesine ve 20 milyon insanın evlerinden olmasına neden oldu. Bu felaketten genel olarak etkilenen insanların sayısının 40 milyona ulaștığı biliniyor. Rusya, insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlı olarak yașadığı sıcak hava dalgasıyla bin yılın en yüksek sıcaklığnı gördü, artan sıcaklarla çıkan yangınlar nükleer tehdit yarattı.
Ekim ayında Macaristan'ın başkenti Budapeşte’nin 160 km güneybatısındaki Ajka kasabasında bir alüminyum fabrikasındaki 2 setin yıkılması ile etrafa yayılan 700 bin metreküp kimyasal kızıl zehir içinde krom, civa, ve arsenik gibi ağır metaller bulundu. Bu tip ağır metallerin havaya, suya ve toprağa karışması tüm canlılar için çok ciddi tehlike oluşturmakla birlikte, içerilerindeki toksik maddelerin etkileri ise uzun yıllar devam etmektedir. Hızla yayılan atığın, Hırvatistan, Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna üzerinden Karadeniz’e kadar uzanan Tuna Nehri’ne ulaşması mümkün. Yașanan olayla bölgedeki ürünlerin tüketilmesi, hasadı, ve avcılık ve balıkçılık tamamı ile yasaklandı.
Hidroelektrik santraller (HES) su gücünü kullanarak elektrik enerjisi üretirler. Bu santrallerdeki mekanik düzen prensip olarak suyun potansiyel enerjisinin kullanılarak elektrik üretilmesi esasına dayanır. Türkiye'nin birçok bölgesinde yapılması planlanan hidroelektrik santraller tüm yıl boyunca tartışma yarattı. HES'lerin doğal yaşama vereceği zararlara dikkat çekmek için farklı yerlerde eylemler gerçekleștirildi.
Nisan ayında İstanbul'da "İstanbul Lüfer'e hasret kalmasın" kampanyası tanıtıldı. Henüz yumurta bırakmamış, üremeye fırsat bulamamış 24 santimden küçük balıklar için çalışmalara bașlandı, bazı balıklar için yasal avlanma boyutları belirlendi. 2010'da Greenpeace Akdeniz tarafından geliștirilen "Seninki kaç santim?" kampanyasnın hedefi henüz üremeye fırsat bile bulamayan yavru balık tüketimini ortadan kaldırabilmek. Kampanyaya katkıda bulunmak istiyorsanız kacsantim.org sayfasından daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi 2010 toplantısı, 29 Kasım ile 10 Aralık tarihleri arasında Meksika’nın Cancun kentinde yapıldı. Zirvede gezegenin geleceği, ve hem insanlar hem de diğer tüm canlılar açısından yaşanılabilir bir sığınak olarak kalabilmesi için yapılması gerekenler konușuldu. Toplantı öncesinde bir fikir birliğine ulaşılması, devletlerin birbirinden tamamen farklı küresel bakış açıları olması nedeniyle çok zayıf bir ihtimal olarak görünüyordu. Zirve sonunda, katılan hükümetler, bilimsel verilere uygun olarak 2020'ye kadar yüzde yirmibeș ve kırk arasında (25-40%) salım azaltımına gitmeleri gerektiği konusunda uzlaşmanın yanında, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ve ormansızlaşma ile mücadele etmeleri için bir iklim fonu oluşturdular.
Bu yıl bizi ve dünyamızı ne gibi olaylar bekliyor bilemeyiz, ama önceki olaylardan ders almıș ve gelecekteki olası tehlikeler karșısında daha hazırlıklı olmamız gerekir.
Çise Ünlüer (30 Ocak 2011)
ciseunluer@hotmail.com