Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...

20/09/2009

Küresel Isınma ve İnsanlık



Atmosferdeki sera gazı miktarlarının artmasının insan hayatı üzerindeki kaçınılmaz etkileri günümüzde bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. Bu durumun getirdiği ve getirmeye devam edeceği çevresel değişiklikler arasında atmosferde sürekli artan su bulutları miktarı, buzulların erimesi, eriyen buzullardan dolayı deniz seviyesinin artması ve bununla birlikte gelen sel olayları, artan sıcaklık derecelerinden dolayı yer yüzündeki bazı bölgelerde yaşam koşullarının zorlaşması, kuraklığın daha da sert ve ektili biçimde yaşanması, belirli bitki ve hayvan türlerinin sonu gelmesi, ve bir çok sağlık problemleri gelmektedir.

Küresel ısınma nedeni ile bugüne kadar kuzey yarım küredeki birçok ülkede barajlar kurumuş, son 25 yılda havaya salınan metan gazının oranı yüzde otuz bir (31%), karbondioksit gazının oranı ise yüzde yüz kırk dokuz (149%) miktarında artmıştır. Son yüz yılda dünyanın sıcaklığı 0.6 derece artmış, birçok canlının hayat döngüsünde eskiden görülmeyen değişiklikler gözlenmiştir.

Peki bu durum bizim için ne anlama gelmektedir? Artan sıcaklıklarla bazı hayvan ve bitki soyları tükenmesi ile birlikte fare, sivrisinek gibi sıcak mevsimleri tercih eden böceklerin sayısı halkımızı rahatsız edici seviyelere yükselebilir. Sıtma ve kolera gibi sıcak havanın baş gösterdiği yerleşim yerlerinde bol görülen hastalıklar küresel ısınma ile yaygınlaşabilir. Gittikçe artan hava ve su kirliliği yiyecek kaynaklarına tehlike oluşturmakla kalmayıp birçok ekosistemin de çöküş nedenidir. Deniz suyu seviyeleri arttıkça, suyun yıllar boyunca kapladığı alan genişleyecek ve de bu bölgelerde yaşayan insanların çoğunun başka yerlere taşınması kaçınılmaz olacaktır. Denizdeki su sıcaklığı arttıkça havadaki nem miktarı da artacak. Bu durumun nefes zorluğu ve birçok kalp rahatsızlığı olmak üzere kıyı kenarlarında yaşayan insanların hayatını zorlaştıracağı kesindir. Arazi yaratmak için kesilen ağaç sayısı fotosentez yoluyla oksijen üretimini kısıtlarken, aynı zamanda yeşil bitkiler tarafından emilen karbondioksit miktarının da azalmasına neden olmaktadır.

Çağdaş medeniyetler, son birkaç yüzyılda, hayatlarını, önceden az çok tahmin edilebilen iklimler üzerine kurmuşlardır. Birçok kuşaklar boyu insanlar deniz seviyelerinin rahatsız edici seviyelere ulaşmayacağını düşünerek kıyı kenarlarına evler kurmuş, çiftçiler bölgelerindeki hava koşullarına göre belirli bitkiler yetiştirmiştir. Bütün bu işlemler boyunca insanlık, iklim değişikliklerinin sabit boyutlarda kalacağı varsayımı ile hayatlarını şekillendirmiştir. Ancak son birkaç yılda etkilerini daha fazla hissettiğimiz küresel ısınmanın, dengeyi bozduğu ve dolayısı ile günlük hayatımızda yeni hava koşullarına göre birçok değişiklik yapmamız gerektiği kesindir. Özetlemek gerekirse, insan kaynaklı iklim değişikliği gezegenimiz üzerinde büyük etkiler göstermeye başlamıştır. Bu durum gözardı edilecek bir seviyeyi geçmiş, kişisel seviyede bizi etkilemektedir ve etkilemeye devam edecektir. Günlük aktiviteler arasında ışık açmak; araba kullanmak; ve televizyon, buzluk ve çamaşır makinesi gibi herhangi bir elektronik alet çalıştırılması, sera gazları emisyonu ve dolayısı ile küresel ısınmaya birebir etki etmektedir.

Bu durumda neler yapmalıyız? Küresel ısınma ve etkileri size uzak bir olgu gibi geliyor olabilir ya da bu durumda kendi başınıza yapabileceginiz çok birşey olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak emin olun ki, günlük hayatta alacağınız basit ama etkili önlemlerin tüm insanlık için büyük bir yararı olacaktır! Bunların en başında evlerimizde ve iş yerlerimizde kullandığımız ampülleri daha az enerji harcayan tasarruflu ampüllerle değiştirebiliriz. Yürüyüş, bisiklet, ve toplu taşımaya ağırlık vererek kullandığımız araba miktarını en aza indirebilir, karbondioksit emisyonlarımızı bu yolla azaltabiliriz. Geri dönüşüme katkıda bulunabilir, ambalajları fazla olan ürünlerden kaçınabiliriz. Bir de, ağaç dikmeyi unutmayın, çünkü bir ağaç ömrü boyunca bir ton karbondiksit emer!

Çise Ünlüer (20 Eylül 2009)
ciseunluer@hotmail.com

No comments:

Post a Comment