Geçtiğimiz ay İngiltere’deki Hull Üniversitesi’nde ISDRS (The International Sustainable Development Research Society) tarafından gerçekleştirilen Sürdürülebilir Gelişme Araştırma Konfernası’na katıldım. Üç gün süren konferansta sürdürülebilir üretim ve tüketimden çevre dostu şehirlerin kuruluşunda yer alacak adımlara kadar geniş bir alana yayılmış konular tartışıldı, çözümler üretildi. Gelin bu alanda geiliştirilen ve hayatımızı kolaylaştıracak olan teknolojilere yakından bakalım.
Yeşil tasarım ve mimari başlığı altında toplanan oturumdaki konuşmacılardan biri bayanların kullandığı “epilady” diye adlandırılan, vücuttaki tüyleri temizleyen aleterlin daha çevre dostu modellerinin üretimi üzerine yaptığı araştırmaların sonuçlarını sundu. Avusturya’nın Graz şehrinde gerçekleşen araştırmada bir epilady’nin yüzden fazla parçasının her biri ele alınarak tüm parçalar ayrı ayrı incelendi. Araştırma sonrasında kullandıkları doğaya duyarlı malzemeler ve verimli enerji tüketimleri sayesinde doğaya daha az zarar veren ürünler ortaya çıkıyor.
Daha sonra Singapur’dan gelen bir doktora öğrencisi iklim değişikliğine dayanıklı yüksek performans bina tasarımı üzerine yaptığı araştırmalardan bahsetti. Singapur’un yıl boyunca değişmeyen sıcak iklimine uygun olacak şekilde gün ışığından mümkün olacak en fazla miktarda yararlanan ama aynı zamanda dışardaki yüksek ısıdan etkilenmeyen bina tasarımları konuşmanın esasını oluşturdu. Rüzgarın ve güneşin yönüne göre ayarlanan bina oryantasyonu, bina yüzeyi ve tavan açısını değiştirerek binaların kendi gölgelerinden yararlanmaları sağlanıyor. Bu şekilde içerideki sıcaklık düşürülerek soğutma için daha az enerji harcanıyor. Bunlara ek olarak bina ve etrafına yerleştirilen “yeşil tabaka” sayesinde bina yüzeyine gün boyu vuran güneş yüzünden artan bina sıcaklığı azımsanamayacak miktarlarda azalıyor. Singapur gibi bütün yıl sürmese de ülkemizde de yılın büyük bir kısmında günlük hayatı yakından etkileyen yüksek sıcaklıklara getirilecek bu gibi çözümlerin hayatı rahatlatacağı ve verimi arttıracağı kesin.
Amerika’daki Drexel Üniversitesi’nden gelen bir başka konuşmacı, gezegen, insanlık, refah, ve performans başlıkları altında incelediği sürdürülebilir gelişimi, gelişmekte olan ülkelerin de yararlanabileceği bir “yeşil beton” türünü anlatmak için kullanıyor. Esas olarak Hindistan’ın Mumbai şehrinde fakir halka uygun fiyatlara sunulabilecek bir ürün olan bu beton, şu an çok kötü hayat şartlarında yaşayan insanların yararlanabileceği doğa dostu bir ürün. Bu betonun detaylarını sunan araştırmacı, Mumbai’deki zengin ve fakir halkın yaşadığı hayat şartları arasındaki uçurum farkları göz önüne koyuyor. Hayal bile edemeyeceğimiz kadar kötü şartlarda, başka hiçbir gidecek yerleri olmadığı için “yaşamak” durumunda kalan insanların hayatlarını bu beton çeşidi ile nasıl değiştirmeye çalışıldığına da değiniyor. Tabii bu yolda Hindistan’da karşısına çıkan sorunlar göz ardı edilecek gibi değil: insanlar arasında sosyal sınıf ve din ayırımı, gecekondu sakinlerinin olaylara bakış açıları, rüşvet ve benzeri yozlaşmaları destekleyen bürokrasiler, ve siyasi dengesizlikler. “Bütün bu engelleri aşarak ihtiyacı olan halka yeni bir ürünü ulaştırmak ne kadar mümkün?” sorusunun cevabı halen devam eden araştırmalarda aranıyor.
Son olarak Amerika’daki Massachusetts Institute of Technolgy (MIT)’de geliştirilen bir üründen bahsetmek istiyorum. Bisiklet sürenlerin veya sürmek isteyip de kendilerinde o enerjiyi bulamayanların yüzünü güldürecek bu teknolojinin adı GreenWheel. Herhangi bir pedallı bisikletin eski tekerleğini çıkarıp yerine GreenWheel tekerleklerinden birini takarak elektrik üretmek mümkün. Bu tekerlekler içerisinde bulunan elektrik jeneratörü, piller ve elektrik motoru sayesinde herhangi normal bir bisiklet elektrikli bisiklet halini alıyor.
İster tek bir ister her iki tekerleğe uygulanabilen bu sistem gayet basit ama bir o kadar da akıllı bir mekanizma ile çalışıyor. Tekerlek döndükçe şarj olan sistem sadece pedalın çevrilmediği anlarda yani yokuş aşağı inişlerde devreye giriyor. Yokuş aşağı inerken oluşan kinetik enerjiyi elektrik enerjisi olarak depoluyor ve pedal çevirme ihtiyacı duyulduğunda motor devreye girerek pedalları hafifletiyor veya gücü yettiği kadar bisikleti kendi gücüyle ilerletiyor. Tamamen enerjinin geri dönüşümü mantığıyla çalışan sistem son derece kullanışlı ve dayanıklı. Yapılan testlerde normalde 25 mil pedal çevirerek bisiklet kullanabilen bir kişinin, bu sistem sayesinde 50 mil yol alabildiği görüldü. Bu bisikletlerin pilleri günde 20 mil kullanıldığı zaman sekiz sene değişmeden kullanılabiliyor.
Anlyacağınız bundan sonra sırf üşendikleri için ya da kendilerinde bisiklet pedallerini çevirecek enerjiyi bulamadıkları için bisiklet yerine araba kullanmakta ısrar edenlerin mazereti kalmayacak!
Çise Ünlüer (15 Temmuz 2012)
ciseunluer@gmail.com
No comments:
Post a Comment