Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...
30/12/2011
2012’ye Girerken
Geçtiğimiz hafta yeşil bir yıl için ne gibi girişimlerde bulunabileceğimize kısaca değinmiş, basit adımlarla ne kadar büyük değişiklikler yapabileceğimizden bahsetmiştik. Bu hafta sizlere birkaç farklı girişimden daha bahsetmek istiyorum.
Her beş tuvaletten birinin akıttığını biliyor musunuz? Çoğu zaman sessiz bir şekilde gerçekleştiğinden tuvaletinizin akıttığının farkında olmayabilirsiniz. Akıtan bir tuvalet günde 120 ile 2000 litre arası su kaybına neden olabileceğinden basit bir yöntemle bu sorunun farkına varmak önemli. Tuvaletinizin akıtıp akıtmadığını anlamak için arkasındaki su deposuna normalde yiyecekleri renklendirmek için kullanılan sıvılardan birkaç damla bırakabilirsiniz. Eğer bu boya 15-20 dakika sonra tuvaletin içerisindeki suda da kendini belli ediyorsa, bu tuvaletiniz akıtıyor demektir! Genelde eski borulardan veya iyi takılmamış bir vanadan kaynaklanan bu sorun, evdeki basit tamirat işlerinden anlayan herkesin çözebileceği kadar basit.
Geri dönüştürülmüş tuvalet kağıdının varlığından haberdar mısınız? Markette ilk gördüğümde biraz önyargı ile yaklaşmış olsam da, hakkında kısa bir araştırma yapar yapmaz ne kadar mantıklı bir girişim olacağının farkına vardım. Siz de benim gibi sayılardan hoşlanıyorsanız, bunu anlamınıza güzel bir örnek: Sadece Amerika’da tüm insanlar normal tuvalet kağıdı yerine genelde aynı fiyata satılan geri dönüştürülmüş kağıttan yapılan tuvalet kağıtlarından alsa, bu, tonlarca klor kirliliğini engellemekle kalmaz, 356 milyon galon (1.35 milyar litre) temiz suyun kullanımı önlenir ve yaklaşık 1 miyon ağacın kesilmesine engel olur!
Mutfakta kullandığımız kağıt bezler ve yanımızda taşıdığımız kağıt mendiller de dünyanın en masum ürünleri değil ne yazık ki. Her ne kadar da gerekli olduklarını düşünseniz bile, kağıt mendiller birçok ağacın kesilmesine, suyun kirlenmesine ve atık çıkmasına neden oluyor. Bir sonraki market ziyaretinizde toz ve diğer pislikleri nerdeyse mıknatıs gibi toplayan mikrofiber bezlere yönelmenizi tavsiye ederim. Bu bezleri kirlendikleri zaman bile rahatlıkla yıkayıp aynı verimlilikle tekrar tekrar kullanabilirsiniz. Eğer sadece kağıt bezler kullanmanız gereken bir durum varsa bile, geri dönüştürülmüş olanlarını tercih etmek daha doğru olacaktır.
Evdeki bulaşık makinelerinizi bulaşıkları önceden yıkamadan yerleştirerek tamamı ile dolu çalıştırmak aynı miktarda bulaşığı elde yıkamaya kıyaslandığı zaman üçte bir daha az su kullanımına neden oluyor. Bu, günde 40 ile 80 litre arası su tasarrufu anlamına geldiğinden mümkün oldukça tercih edilmesi gereken bir durum.
Evde kullanılan elektrikli aletler arasında en fazla enerjiye ihtiyaç duyanı, bakmaya korktuğunuz enerji faturanızdaki miktarın yaklaşık yüzde onbeş (15%)’inden sorumlu olan buzluklar! Ne yapmalı diye düşünmeden elinizi buzluğunuzun termostatına götürün ve soğukluğu mümkün olan en kısık dereceye kadar çekin. Bu noktada yiyeceklerin erken bozulmamasını sağlayan ama aynı zamanda gereğinden fazla soğutmayan en uygun sıcaklığı bulmak gerekiyor. En başlarda 3 ile 6 derece arasında bir sıcaklığı deneyebilirsiniz. Buna ek olarak, buzluğunuzun arkasındaki tozlandığı zaman daha az verimli çalışan bobinleri her yıl temizlemek de enerji verimliliği açısından yararlı olacaktır.
Elektrik santralleri ülkemizde küresel ısınmaya neden olan en büyük endüstriyel kirlilik kaynakları. Kış ayalarında soğuyan havalarda ısınmak için hemen sobalara veya merkezi ısıtmaya yönelmeden dolaplarınızda sakladığınız battaniyelerinizin ne kadar sıcak ve aynı zamanda keyifli bir ortam yaratabileceğini hatırlayın. Eğer bu sizi henüz ikna etmeye yetmemişse, geçenlerde okuduğum bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. Yapılan bir araştırmaya göre, kış aylarında merkezi ısıtma ve benzeri yollarla bulundukları ortamları ısıtan insanlar, vücutları ısınmak için enerji yakmadığından, daha soğuk ortamlarda kalan insanlara göre daha fazla kilo alıyor.
Bu haftaki yeşil tavisyeleri sonlandırmadan, çok çabuk ama bir o kadar da önemli bir adımdan daha bahsetmek istiyorum. Kuru temizleyicilerin çoğu ‘Perc’ veya ‘TCE’ olarak da bilinen ‘perchloroethylene’ adında kansere neden olan bir kimyasal kullanıyorlar. Bu kimyasalın kalıntıları, kuru temizlemeciden aldığınız elbiselerinizde kalıyor, daha sonra araba ve evinize kadar getirdiğiniz elbiselerden soluduğunuz havaya kadar geçiyor. Eğer kuru temizlemeden vazgeçemeyecek bir pozisyonda iseniz (ki bunu tekrar tekrar düşünmek gerekiyor!), temizlemeden sonra aldığız kıyafetleri eve sokmadan poşetlerinden çıkarın ve bir müddet dışarıda, açık havada bırakın. Ama her şekilde kuru temizleme gerektirmeyen kıyafet seçimleri yapmaya çalışmak sağlınız açısından en doğru karar olacaktır.
Çise Ünlüer (1 Ocak 2012)
ciseunluer@gmail.com
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment