Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...
18/06/2009
Sera Gazları, İklim Değişimi, ve Enerji Tüketimi
Takdir edersiniz ki tüm dünyayı etkisi altina alan küresel ısınma sorununun Kıbrıs’ta da büyük dikkat uyandırması ve bu konuya gereken ilginin verilmesi şarttır. Bu başlık altında esas amacım Kıbrıs halkının bu konuya olan duyarlılığını artırmak; yenilenebilir enerji kaynakları, atmosferdeki karbondioksit salımının azaltılması, ve enerji sarfiyatının düşürülmesine katkıda bulunabilecek gelişimlerden ve doğanın dengesinin korunmasinda büyük önem taşıyacak olan adaptasyon evresinde bireysel yaklaşımlarımızı şekillendirecek yöntemler hakkında halkımızı bilgilendirmektir.
Bu amaçla haftada bir kez olacak sekilde Küresel Isınma ve İklim Değişimi ile baglantılı olan konulardan size bahsedeceğim. Baslangiç olarak sera gazlarının ne olduğu ve nasıl meydana geldiklerine değinelim.
Atmosferde bulunan bir çok kimyasal birleşim “sera gazı” gibi davranır. Bu gazlar guneş ışığının atmosfere özgürce girmesini sağlarlar. Güneş ışığı dünyanın yüzeyine vurduğunda, bu ışınlardan bazıları kızılötesi radyasyonu (ısı) şeklinde uzaya geri yayılır. Sera gazları bu kızılötesi radyasyonu emer ve burdan çıkan ısıyı atmosfere hapseder.
Birçok gaz sera gazı özellikleri gösterir. Bunların bazıları doğada bol bulunan şekillerde görülür (su buharı, karbondioksit, metan, ve nitrious oksiti gibi), bazıları ise sadece insanların gerçekleştirdiği aktivitelerden ortaya cıkar (belirli endüstriyel gazlar). Eğer bu sera gazlarının atmosferdeki konsantrasyonları zaman içerisinde sabit bir seviyede kalabilseydi, güneşten dünyanın yüzeyine gönderilen enerji geri uzaya yayılan enerji miktarı ile ayni olur, yeryüzündeki sicaklık aşagi yukarı sabit kalabilirdi.
Dünyanın bir çok gelişmiş yerinde olduğu gibi Kıbrıs’ta da sera gazlarının esas oluşma nedeni günlük hayatta enerji olarak kullanılmak üzere yakılan fosil yakıtlarından dolayıdır. Bir ülkenin enerji kullanımı büyük ölçüde o ülkenin ekonomik alanda gelişmesi ile doğrudan orantılıdır. Bununla birlikte ısıtma ve soğutma gibi ihtiyaçları etkileyen hava değişiklikleri, ve elektrik üretiminde kullanılan yakıt miktarları da kısa zamanlı dalgalanmalara neden olabilir.
Kömür, doğalgaz, fuel gibi fosil yakıtlar, yüksek basınç altında oluşmuş ve karbondioksit içeriği bakımından çok zengin organik maddelerdir. Bu maddelerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için yakılması ile ortaya çıkan karbondioksit atmosfere karışır. Dünyada en çok karbondioksit üreten ülkelerin arasında Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gelir. Bu iki ülke kendi başlarına dünyanın toplam karbondioksit üretiminin yüzde kırkına (40%) yakın bir miktardan sorumludurlar.
Dünyaca ünlü Energy Information Administration (EIA) tarafından verilen bilgilere göre herhangi bir önlem alınmazsa dünyada üretilen karbondioksit miktarı 2030 senesine kadar şu anki miktarından yüzde otuzdokuz (39%) miktarında artması bekleniyor. Uzmanlara gore 2006 senesinde 29 milyar ton olan toplam karbondioksit miktarı 2030 senesine kadar 40.4 milyar tona kadar ulaşabilecek. Bu miktarın sürekli artan sıcaklık dalgalarının ve birçok canlıyı kötü etkileyecek olan kuraklığın durdurulması, ve de insan hayatını devam ettirebilecek bir seviyeye düşmesi için yüzde seksen (80%) veya daha fazla bir şekilde azaltılması çok önemli bir adım teşgil etmektedir.
Gelişen durumlar ve olası çözümler hakkında halkımızın bilgilendirilmesi bu yönde atılacak ilk adımdır.
Çise Ünlüer (14 Haziran 2009)
ciseunluer@hotmail.com
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment