Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...

28/02/2014

O Brokoli Bitecek! (mi)?



Bugün market raflarını “süsleyen” birbirinden renkli yiyeceklerin her birinin içinde ne olduğunu anlamak için yanımızda büyüteçle gezerek, ve sürekli gıda paketlerinin üzerindeki “içindekiler” kısımlarını okuyarak anlamadığımız her ürünün sağlığımız üzerindeki etkilerini tek tek internetten araştırmak gerekiyor. Ve farklı sorumluluklarla dolu, zaten yoğun geçen hayatlarımıza yeni bir sorumluluk eklemek üzerimizdeki yükü gereğinden fazla arttırıyor.

Paketlenmiş, uzun ömürlü gıdalardan uzak durmanın en basit yolu, “içindekiler” kısmını okumaya gerek bırakmayan taze yiyeceklere yönelmek. Çocuklarınızın da siz zorlamadan meyve ve sebzeleri tercih etmelerini, yanlız kaldıklarında da seçimlerini sağlıklı gıdalardan yana yapmalarını mümkün kılmak düşündüğünüzden çok daha basit! Bu alanda yapılan araştırmalar, çocukların birbirinden yararlı meyve ve sebzelere yönelmesini kolaylaştıracak pratik çözümler sunuyor.



19/02/2014

Çöpten Yaşam Felsefesi: Freeganizm



Dünyanın farklı noktalarında çöp karıştırarark yiyecek arayan bir grup insan olduğunu biliyor muydunuz? İlk akla gelen, başka bir fırsatı olmadığı için bu yönteme başvuran insanlar olabilir, ancak konumuz bu değil. Konumuz, gittikçe artan tüketim çılgınlığına tepki göstermek ve kapitalist döngüyü kırmak için çöpte buldukları taze yiyecekler ve kullanılabilir durumdaki eşyalara yeni hayat veren “freegan”lar.

Yeryüzündeki kaynakların kullanımı için rekabet etmek yerine paylaşmayı öneren freeganizm kültürü, mevcut ekonomik sistemde bir köle olarak hem kendimize hem çevremize verdiğimiz zararı azaltmak için tüketimden vazgeçmeyi hedefleyen bir stratejiden yola çıkıyor. İngilzcedeki “özgür” ve “bedava” anlamına gelen “free” ve “hayvansal  gıdaları tüketmeyen” yaklaşımı anlatan “vegan” kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan freeganizm hareketinin nasıl başladığını anlamak için çok da geçmişe gitmeye gerek yok. 1990’lı yıllarda dünyada başgöstermeye başlayan materyalizm ve kontrolsüz tüketim çılgınlığına tepki olarak gelişen akım, hayatlarını mümkün oldukça yeni ürünler satın almadan devam ettiren bir grubu içeriyor.


Çise Ünlüer

01/02/2014

Monsanto’nun Yalanları



Geçtiğimiz yıl Fransa’daki Caen Üniversitesi’nde yapılan ve Uluslararası “Food and Chemical Toxicology” dergisinde yayınlanan, GDO’ların canlı sağlığı üzerindeki etkilerinin, bugüne kadar yapılan tüm kısa vadeli testlerden çok daha ciddi boyutlarda olduğunu gösteren araştırmanın sonuçlarından bahsetmiştik. Tüm dünyada büyük yankı uyandıran araştırma sonuçlarını tek cümlede özetlemek gerekirse: araştırma kapsamında GDO’lu mısırla bselenen klinik farelerinde çoklu organ büyümeleri, tümör ve kanser!

Etkilerini anlamak için bugüne kadar hep üç ay gibi kısa süreli klinik testlerinden geçirildikten sonra onay verilen GDO'ların zararlarının bu şekilde anlaşılamayacağı uzun süredir tartışılıyordu. Çünkü son yapılan araştırmalara göre, dünyada GDO’lu tohum pazarının yüzde doksan (90%)’ını elinde tutan Amerikan şirketi Monsanto'nun ürettiği NK603 adıyla piyasaya sürülen genetiği değiştirilmiş mısır çeşidinin verildiği farelerde, 13. aydan itibarem tümör, kanser, ve organ büyümeleri gibi etkiler gayet net bir şekilde görülüyor. Yani GDO’ların gerçek etkisini anlamak için 3 ay gibi bir süre yeterli değil.

Devamını burdan okuyabilirsiniz...

Çise Ünlüer